💃 Şaman Davulu Ne Ise Yarar
i0tE2. …Şamanizm… Şaman Davulu Bugün Rusya Federasyonu içinde yer alan Hakasya da Şamanizm hâlâ canlı tutuluyor. Hakasyalı bir araştırmacı olan Katanov, Minusinsk Tatarlarından aldığı bilgilere göre Şaman davulunu anlatır. Buna göre davulun önemli üç bölümü vardır içi, dışı ve tokmağı. Davul, bir arşın çapındadır. İskeleti genellikle sepet yapımında kullanılan söğütten yapılır ve at derisiyle kaplanır. Davulun içinde dikey olarak duran sapı genellikle kayın ağacından yapılır. Sapta mars denilen, kamın yer altı dünyasında yaşayan erliklerin lideri Erlik Han a ulaşmasını sağlayan on iki delik bulunur. Deliklerin arasındaki kabartmalar, kamın uçarak ya da yürüyerek geçmek zorunda olduğu dağ sıralarını temsil eder. Sapın üst kısmında, enlemesine kamın kendisinin ya da hastasının düşmanlarını püskürttüğü yay kirişi olarak adlandırılan sopa bulunur. Bu demir sopaya hastanın içindeki kötü ruhları kovan on sekiz kadar demir çıngırak bağlanır. Ayrıca, kamın habercilerini temsil eden iki çan da demir sopaya bağlanır. Davulun üst kısmında hastanın düşmanlarını temsil eden dört ya da altı demir kanca tutturulmuştur. Demir sopaya kamın kudretini simgeleyen bez parçalari asılır. Bu bez parçaları genellikle kamın hastaları tarafından bağlanır. Erlik Han’a herhangi bir hayvan adandığında bu hayvana demir sopadan alınan iki üç bez parçası bağlanır. Adak hayvanın boynunda asılı duran bu bez parçaları onu kötü güçlerden korur. Davulun üst kısmında yedi renkli gökkuşağı tasvir edilir. Gökkuşağının iki ucundan da, iki geniş kare şeklinde merdiven sarkar. Bu merdivenle kam, Kan Kuday’in huzuruna çıkmak için gökyüzüne yükselir. Kan Kuday’in önünde beyaz boyayla çizilen iki kayın ağacı vardır. Kam, gökyüzüne yükselerek Kan Kuday’dan hastayı iyileştirmek ya da ya da öldürmek için emir alır. Gökkuşağının altında ışık saçan iki daire vardır. Ayrıca 14-18 kadar yıldız bulunur. Merdivenin üst kısmındaysa beyaz renkle yedi dağ kızı resmedilmiştir. Bu kızlar eğer ruh erkekse onu uzaklaştırmada kama yardım ederler. Kız figürlerinin yanında iki kuş tasviri vardır. Kam bu iki kuşla göğe yükselir. Davulda bundan başka kırmızı renkte at, süvari ve keçi bulunur. Kızıl at üzerindeki Kızıl süvari, erliklerden biri olan Kızıl adakların basında gider. Beyaz renkle çizilen beyaz at üzerindeki atlı Kuday’a gider. Davulun ortasındaki üç çizgi bu dünya ile öte dünyayı ayıran bir tabakadır. Davulun alt tarafında, kutsal koyunları himaye eden kurbağa resmi vardır. Ayrıca on sıradağın ardında, kara ve altın denizin kıyısında yaşayan hayvanları sulamak için altın oluğu ve at bağlamak için altın direkleri bulunan Erlik Han ın kötü ruhları yargıladığı yere götüren yılan ve kertenkelenin resmi yer alır. Bu deniz doğudadır, kurbağa, yılan ve kertenkele, koyunlara dokunmak isteyen kötü ruhları korkutur. Aynı şekilde su iyelerini temsil eden iki balık tasvir edilir. Balıkların iç hastalıkları iyileştirdiğine inanılır. Eğer kam kötü ruhlardan daha güçlüyse onları dağ ruhlarının Haninin yaşadığı dokuz denizin sonuna kadar sürebilir, eğer kam zayıfsa, yolun yarısından döner ve balık hastayı yeniden alt eder. Bunun dışında davulun üzerinde kötü ruhların yaklaştığını kama haber veren kara ve ala renkli iki köpek resmi vardır. Davulun alt tarafında yedi at ve yedi insan tasvir edilir. Bunlar Erlik Han ın hizmetçileridir. Bütün kötülükler yeraltı dünyasında yasayan Erlik Han’dan kaynaklanır. Davulda yine kırmızı renkle kama kamla mayi öğreten kam resmedilmiştir. Öldükten sonra kaynayan denize doğru gittiği düşünülen kam tasvirinin uyuz hastalığını tedavi ettiğine inanılır. Davuldaki tavşan resmi, kamın aletlerinin koruyucusunu simgeler. Davulun üzerinde “meme” diye adlandırılan altı kabartı vardır. Bunlar kamın aletlerinin koruyucusu sayılan ruhu besleyip koruma işlevini üstlenir. Bir önemli öğe de tokmaktır. Tokmak, ya tavşan derisiyle kaplanarak söğüt dalından; ya geyik kemiği ya da boynuzu ya da kayın ağacından yapılır. Tokmağın sapına hastaya gelen kötü ruhları kovmak için kamçı görevi üstlenen bez ve deri parçaları yapıştırılır. Şamanlar ayin yapmak için davul kullanırlar; fakat zaman zaman bunun yerini kopuzun aldığı da görülmüştür. tarihçilerinden Gardizi, eski Yenisey Kırgızları nın Şaman ayinlerinde saz çaldıklarını söyler. Eski Oğuzlarda, İslam ın kabulünden sonra Şaman geleneklerini sürdüren ozanlar kopuzu kutsal saymışlardır. Sözgelimi, Dede Korkut her öykünün sonunda kopuzuyla gelir, ad verirken, dua alkış ederken kopuz çalar. Şaman davulunun asıl kısmı olan ağaç ve demir parçalar asla değiştirilmez. Derisiyse değiştirilebilir. Biri ölen evde bulunan davul, Erlik’in elçisi Aldaçi’nin yaklaşmasıyla kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş sayılır. Kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş davulların derisi derhal değiştirilir. Tedbirli davranmak isteyen Şamanlar ve ev sahipleri, hastanın öleceği anlaşıldığı zaman Şamana ait eşyaları evden çıkarırlar. Her davul Şamanın ölümünden sonra ormana götürülüp parçalanır ve bir ağacın dalına asılır. Şamanın ölüsü de bu ağacın dibine gömülür. » “Şamanizm” Sayfasına Dön! Not İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
Abdülkadir İnan Bütün yer yüzündeki din adamlarının özel kıyafet taşıma ları çok eski devirlerden, iptidaî çağlardan kalma bir gelenek ve görenektir. Kıyafete ve dış görünüşe hiçbir önem ve değer vermiyen İslâm dinine mensup din adamları bile komşu ulusların ve eski dinlerin geleneklerine uyarak “ kisve-i ilmiyye” bidatini icad etmişlerdir. Şamanizm rahipleri olan kamların da kendilerine mahsus kıyafetleri cübbe ve külâhları vardır. Kam ın cübbesine Altaylılar manyak, Yakutlar kumu yahut oyün tangasa şaman giyimi derler. K am bunları ancak âyin yaparken giyer. Şamanlığa namzet olan genç, staj gördüğü müddet içinde, cübbe giymez, âyinleri adî elbisesiyle yapar. Geleneğe uygun bir cübbe hazırlamak pahalıya mal olduğu için bazı kamlar, ruhlarının özel müsaadeleriyle, birkaç yıl cübbesiz âyin yaparlar. Fakat cübbesiz kamlar kötü ruhlara karşı fazla cesaret gösteremezler. Bunun içindir ki her kam ne yapıp yapıp şaman kıyafeti elde etmeğe çalışır. Kamlar için kıyaffetten sonra en önemli şey davul yahut dümbelektir. Şaman, cübbe ve davulunu kendi arzu ve isteğiyle değil, fakat hizmetinde bulunduğu ruhun emir ve ilhamına göre yap tırır. Cübbe ve davulun vasıfları ve biçimi, süsleri bütün teferruatiyle bu ruh tarafından tarif edilir. Ruhun istediklerinden en ufak bir nesne eksik olursa bu cübbe ve davul âyin yapmıya yaramaz. Ruh ve ruhlar tarafından şaman olmağa çağırılan kimse cübbe ve davul yaptırmağa yardım etmeleri için akraba ve dostlarına müracaat eder; bunlar da cübbe ve davul için gereken malzemeyi armağan ederler. Malzeme hazır olduktan sonra kadınlar toplanıp cübbeyi dikerler. Bu işe iştirak edenlerin edep ve ahlâka aykırı hareket etmeleri kesin olarak yasaktır. Cübbe hazır olduktan sonra şaman bir âyin yapar. Bu âyine “ yelbü çıkar-” yahut “ manyak arüla-” denir ki “ manyak takdis etme” anlamına gelir. Şaman bu âyinde cübbenin ruhlar tarafından beğenilip beğenilmediğini öğrenmek ister. Koruyucu ruhlar bu manyakı dikkatle tetkik ederler, beğenirlerse cübbe âyin yapmağa yarar; beğenmezlerse eksikleri tamamlanır. Şaman cübbesi, gelenek olarak, otuz parçadan yapılmış sayılırsa da hakikatte altmış kadar muhtelif parçalardan mürek keptir. Cübbenin esas kısmı meral veya beyaz koyun derisinden yapılan ceketten ibarettir. Başka parçalar bu cekete dikilir. Bu parçalar, şamanların ruhlar dünyasında bulunduğunu tahayyül ettikleri bütün varlıkların sembolleridir. Meselâ, cübbenin yakasında sıralanan dokuz küçük kukla Ülgen’ in dokuz kızını, küçücük cübbeler onların elbiselerini, demir veya başka madeni şeyler küpelerini temsil eder. Kötü ruhlarla mücadelede kullandığı “ mânevi” yayın ve diğer silâhların sembolleri küçücük yay ve çıngıraklardır; ve kötü ruhların fısıltılarını dinlemekiçin kulak, ay, güneş, yıldızlar, Erlik dünyasında yaşıyan kurbağalar, yılanlar hep cübbede temsil olunur. Bu semboller örgüler, kumaş parçalan, madenden yapılmış süs ve sairelerden ibarettir. Yakut “ oyün” şamanlarmm cübbelerinde, teferruatı bakımından, Altay kamlarının cübbelerine nazaran, bazı farklar bulunuyorsa da, esas itibariyle aşağı yukan birbirinin aynı denilecek mahiyettedirler. Yakut şamanın cübbesindeki farklardan önemlileri “ emeget” denilen ruhun sembolü ile kuş resimleridir. Emeget bazı cübbelerde insan resmi, bazısında madenî bir süs ile temsil edilir. Şamanın cübbesiyle beraber külâhı börk de hazırlanır. Külâhın esas kısmı üç kanş uzunluğunda kırmızı kumaştan olur, etrafına da üç tane düğme konulur. Astan kaba ve âdi kumaştır. Külâhın üç yerine vaşak derisi dikilir; bunlardan biri göz, biri alın ortası, biri de ense hizasına konulur. Şu suretle külâh üç kısımdan mürekkep olur ki bundan dolayı “ üf üyelüü kuş pörük üç boğumlu kuş külâh’ denir. Göz üzerindeki kışıma, külâhın kenarına, saçaklara muvazi olarak, bir sıra türlü türlü boncuklardan diziler konur. Her dizide beş boncuk ve ucunda bir “ yılan başı” salyangoz kabuğu yahut eşek boncuğu bulunur. Dizilerin sayısı muhteliftir, beş, dokuz veya on altıdır. Bu süslere “ iniciler” denir. Bu süslerden başka bazı külahların kulak hizasına sincab derisiyle bir büyükçe boncuk konur. Bu sincab derisine “ kulak” , boncuğa da küpe sırğa denir. Alın kısmı, külâhın tam alın hizasına birkaç sıra, yılan pajı eşek boncuğu dikilir; bazı külahların alın kısmı da göz hizasındaki süslerle süslenir. Yukarıda gösterilen süslerden başka bazı külâhlara iki sırma kaytan ilâve olunur. Bu kaytanın biri dokuz yerinden düğümlenir ve buna ebekuşağı alâim-i sema şekli verilir, diğer bir parçası da bunun üzerine dikilir. Külâhın tepe kısmı beyaz koyun yününden örülmüş kaim kaytanla doldurularak zikzak şeklinde dikilir; ortasına dokuz düğüm kabartma yapılır. Bazı külâhlara yalnız dokuz düğüm koymakla iktifa olunur. Külâhın ense kısmı aynı dikişle doldurulur. Bazan de uçan kuş resimleri nakşedilir. Külâhın tepe kısmı azçok daralır; kenarına iki, dokuz veya otuz tane baykuş tüyü ülberek dikilir. Âyin yapmak için gerekli nesnelerden biri davuldur. Altay Ular ve Yakutlar şamanların kullandıkları davula tüngür derler. Bu kelimeye eski metinlerde, bu mânasiyle, rastlanmıyor. [1] Fakat davulun şaman âyinlerinde Doğu Asya’da çok eski zamanlarda kullanıldığına dair Çin kaynaklarında kayıtlar bulunmaktadır. [2]Eski Yenisey Kırgızları’nın şaman âyinlerinde saz çaldıklarını XI . yüzyıl tarihçilerinden Gardizi haber vermektedir. Bugünkü Kırgız Kazak baksıları kopuz kullanırlar. Eski Oğuzlarda, Islâmdan sonra, şamanizm geleneklerini devam ettiren ozan’lar kopuzu mübarek saymışlardır. Dede Korkut her hikâyede kopuzu ile meydana çıkıyor, ad verirken, dua alkış ederken hep kopuz çalıyor; Oğuz kahramanı kopuzun sesinden kuvvet alarak mücadelede galip oluyor. [3] Yakut şamanları davul bulunmazsa bunun yerine at kuyruğu kullanırlar. Bu âdet, Doğu Türkistan bakşılarımn “ tuğ” lariyle mukayese edilebilir. Umumiyetle Yakut şamanları davula Altay şamanları kadar önem vermezler. Bunların davullarında Altay şamanlarının davullarında bulunan muhtelif sembolik resimler de bulunmaz. Şamanların davul sahibi olmaları da, tıpkı cübbe sahibi olmaları gibi, koruyucu ruhlarının emriyle olur. Hiçbir şaman kendi arzu ve isteğiyle davul yaptıramaz; yaptırdığı davulu koruyucu ruh veya ruhlar tarafından kabul edilmedikçe kullanamaz. Şor kamları davul yapma emrini ilhamını Mustağ = Buzdağ denilen dağdan alırlar. Mustağ şamana bütün ömrü boyunca kaç tane davul kullanılabileceğini tayin eder. Tayin edilen sayı tamam olunca şamanın ömrü de tükenmiş olur. Şamanların bu inancına dair L . P. Potapov garip bir olayı anlatıyor. Sandra adlı bir kam Potapova “ tayin edilen davullarının sayısının tamam olduğunu, binaen aleyh yakında öleceğini” söylemiş. Gerçekten bu kam birkaç gün sonra ölmüş. Davul tüngür daire veya yumurtamsı biçimde olur. Yakut şamanlarınm kullandıkları daha ziyade yumurtamsı şekilde yapılan davullardır. Davul yapmak için kayın ağacı yahut sedir möş ağaç, deri, madenî süsler, kıl sicimler kullanılır. Davul yapılacak ağaç obadan uzakta bitmiş, insan ve hayvan dokunmamış temiz ve sağlam olmalıdır. Davul yapıldıktan sonra ardıç ağacı yakılıp tütsülenir, ruhlara şarap serpilir saçı yapılır. Davulun değeri 15-20 ruble olur; “ manyak” la beraber, evin üst başında, bir köşede saklanır. Davulun esas kısmı olan ağaç ve demir hiçbir zaman değiştirilemez; derisi ise değiştirilebilir. Biri ölen evde bulunan davul, Erlik’in elçisi Aldaçı’nın yaklaşmasiyle kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş sayılır. Böylece kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş olan davulların derisi derhal değiştirilir. Bu gibi hâdiselerde davulla beraber bütün şaman mukaddesetı da — manyak, yalama, bayrı, yayık muhafaza edilen torba da— kirlenir, “ habis* ’ olur. îhtiyatkâr şamanlar ve ev sahipleri, hastanın öleceği anlaşıldığı dakikada şaman’a ait eşyayı evden çıkarırlar. Her davul, şamanın ölümünden sonra ormana götürülüp, parçalanır ve bir ağacın dalına asılır; şamanın ölüsü’ de bu ağacın yanına gömülür. Şamanın defni iesnasında hususi âyin ve merasim yapılmaz, İlâhiler de okunmaz. Şamanlar, mümkün olduğu kadar, obadan ve yollardan uzak bir tepeye, hayvan sürüleninin yaklaşamıyacağı yeredefnedilir. Müslüman Kazak-Kırgızlar da büyük baksılan umumî mezarlıklardan uzaklara gömerlerdi. Yalnızlıktan şikâyet eden Kırgız-Kazak şairi Abay, bu eski âdete işaret ederek, “ baksının mezarı gibi tek başıma kaldım” diyor. Molasınday BaksıningCalgız kaldem tapçınım Ölen şaman’ın vasiyeti üzerine bazı akrabası yeni davul yaptırır ve evine asarlar. Eski an’anaye göre şamanların evinde iki davul bulunur bunlardan biri âyinlerde kullanılır, İkincisi de bir köşede saklanır. Bazı istisnaî vaziyetlerde şamanlar davul yerine yölgö küçük yay kullanırlar. Fakat yölgö ile âyinin ancak bir kısmıyapılır, tam âyin yapılamaz. Yölgö ile âyin yapabilmek için önce koruyucu ruhların arzuları anlaşılmış olması gerektir. Bazı şamanlar birçok âyinlerde yalnız yölgö kullanmakla iktifa ederler. Fakat bunlar ancak kendi akrabalarının dinîihtiyaçlarını tatmin için âyin yapan şamanlardır. Davulun tokmağı da, davul ve cübbe gibi, özel törenle hazırlanır. Altaylılar davul tokmağına orbu, Yakutlar ise bulaayah derler. Bu tokmak kayın ağacından yahut sığın geyik boynuzundan yapılır. Davul âyin sırasında şamanın ruhu mânevî varlığı dünyayı dolaşırken, taşıt ödevini görür. K arada gezerken davul at, tokmak kamçı, sulardan geçerken davul kayık, tokmak kürek, göklere çıkarken binilecek kuş olur. Altay şamanlarmm davullarının içinde ve dışında birtakım resimler bulunur. Bu resimler Anohin’ e göre şöyle izah edilir [4] Daireyi ikiye ayıran düz ve kalın bir çizginin yukarısında, bir başın iki yanındaki iki daire güneş ve ayı temsil ederler. Yay şeklindeki kaim çizgiler ebekuşağıdır, her davulda görülür. Ebekuşağının altında tanrıdan yere inmiş kayın ağacının, derisi davul için kullanılan meralin geyiğin resimleri vardır. Davulun derisi üzerinde geçmiş bir kamın, bazı ruhların, ebekuşağı, ay, güneş, yıldızların resimlerinde başka üst dünyanın ve yer altındaki kötü ruhların, kurbanlık hayvanın resimleri de bulunur. Bunlardan başka âyin icra edilen bir sahne de tersim edilir. Beltir ve Sagay kamlarının davullarındaki resimler Katanov tarafından izah edilmiştir. [5] Ona göre davulda yedi sarı kız çetti sarig kız, meral, kurbağa, yılan, mukaddes kayın ağacı, ay, güneş, yıldızlar ve hastalık taşıyan ruhların resimleri bulunur. Davulun derisi yırtılırsa tutkal ile yapıştırılır. Davul üzerine ateş kıvılcımı düşerek yakarsa şamanlar bunu fena alâmet sayarlar, en ufak bir delik bile olsa davulun derisini çıkarıp yeni deri koyarlar. Eski deriyi ormana götürüp bir kayın ağacı dalma asarlar. Doğu Türkistan’ın müslüman kamları “ bakşı” ları Altay şamanlarmm davulu yerine dap def ve dombak kullanırlar. Âyin yaparken dap kamın ardakaşı yardımcısı tarafından çalınır, dombakı ise kamın kendisi kullanır. Bazı bakşılar ravap rübab denilen üç telli bir saz ile âyin yaparlar. Makale Kaynakçası [1] – Eski Türkçe metinlerde davul anlamında tüngür kelimesine rastlanmıyor. Eski Türkler davula küvrüg derlerdi. [2] – Hyacınth, II, ı6, 32. [3] – Kilisli neşri, s. 10 5; Orhan Ş. Gökyay, s. 71. Oğuzların kopuzu mübarek saydıkları bilhassa onuncu hikâyeden çok açık görülüyor “ oğlan sürmürdi örüturdı. Kılıcınım balçağına yapıştı kim bunu çırpa. Gördi kim elinde kopuz var, aydur mere kâfir, Dedem Korkut kopuzı hörmetine çalmadım, dedi. Eğer elinde kopuz olmasaydı ağam başıçün seni iki para kılurdum, dedi” . Kilisli, 14 9 ; O . Ş. Gökyay, 130. [4] – A .V . Anohin» Altay şamanlığına ait maddeler, s. [5] – Proben I X , 563-566.
GİRİŞ Dünyayı ve evreni anlamaya çalışmak insanlık tarihinin en eski konularındandır. Geçmişte de günümüzde de insanlar farklı şekillerde dünyayı anlamaya ve ruhani dünya ile temas kurmaya ihtiyaç duyarlar. İnsan var olduğundan beri evrenin nasıl, ne şekilde hangi maddeden ve neden yaratıldığını düşünmüş, yarattığı kozmogonik mitlerle bu sorulara yanıt aramıştır. Kozmogoni, kozmolojiden farklı olarak evrenin yaratılış ve varoluşu hakkındaki bilimsel bilgilerin dışındaki halkın bilincinde ve kültürel dünyasında var olan evrenin ve insanın doğuş, yaratılış ve var oluş hikayeleri, kutsal başlangıcın, kökenin anlaşılması için insanlığın yarattığı düşünce ve tahminlerin gizli bilgilerin öyküsüdür. Kozmos, düzenin başlangıcı olduğu için kutsal kabul edilir ve düzen başladığı için kaosa karşı bir oluşumdur. Bu oluşumda bir başlangıç hikayesi mutlaka gereklidir. Pek çok mitolojik öyküde kutsal başlangıç’ olarak da kabul edilen kökenin bilinmesi insanların başlangıçtan sonra oluşturacakları mitleri etkilediği için önemlidir. Bayat, 2007 Bu çalışmada, Türk kozmogonisi ve şamanlık bağlantısı ve bu algının şaman davulundaki tezahürlerini incelemeye çalışacağız. Dünyayı ve evreni algılamada şamanlık önemli bir yere sahiptir. Şamanlık inancına göre bütün felaketler fizik dünyamızla metafizik dünya arasındaki bağın kopması ve dengenin bozulmasıyla baş verir. Bayat, 2010155 Şamanlar dünyada bu dengeyi sağlamaya çalışan görevliler gibidir. Bayat, gerçek âlem ile görünen ve görünmeyen diğer dünyalar arasındaki sınırın ve farkın insan bilincinde olduğunu söyler. Bayat, 2010 Şaman bir bakıma gökyüzü ile yeryüzü arasında bir elçi, bir aracıdır. And, Mevlevi sema ayinlerinde, semazenlerin sağ ellerinin göğe doğru yukarı, sol ellerinin ise toprağa aşağı doğru olmasını bu aracılığa benzetir. And, 2002 Buryat efsanelerindeki şaman kökeni de bu bağlantıyı destekler. Buryatların inancına göre Tanrı önce insanı yaratır, insanlar mutlu bir şekilde yaşarlarken, kötü ruhların hastalık ve kötülük yaymaya başlaması ile zor duruma düşerler. Tanrı bunun üzerine insanlara yardım etmesi için yeryüzüne şaman göndermeye karar verir. Şaman olarak bir kartal gönderir. İnsanlar kartalın dilinden anlamazlar. Bunun üzerine kartal geri döner. Tanrı bu sefer kartalı insan şeklinde dünyaya geri gönderir. Kartal, bir ağacın altında uyuya kalmış bir kadın görür, bu kadınla olan beraberlikten ilk şaman dünyaya gelir. Çoruhlu, 2011 Şaman, ruhlarla iletişimini, diğer dünyalara seyahatini davulu aracılığı ile yapar. Davul bir şamanın olmazsa olmaz bir aletidir. Ayna, tüm evreni yansıtabildiği için, o da şaman için davul kadar önemli bir aksesuardır. Biz bu çalışmada şaman davulunu ve simgelerini incelemeye çalışacağız. Şamanın dünya ve evren algısı, kozmogonisi, dünya görüşü davuluna yansır ve şamanlık simgelerinin büyük çoğunluğu davulda görülebilir. Şaman davulu aracılığı ile diğer dünyalara seyahat edebilir, öte dünya ile iletişim kurabilir, bu seyahatten bilgi ve güç alabilir. Şamanlar, gövdelerini terk eder ve davullarına binerek, görünür dünyanın ötesine giderler. Bayat, 2006 Şaman bu seyahatleri bulunduğu yerde ve o anda yapar. Her şey oradadır. Şamanların insanların kutsal alem ve ruhlarla aracılık yaptığı ve metinlerinde sözü geçen kutsal alemin ve ruhlarının gerçekte var olup olmadığının bir önemi yoktur. Önemli olan bu uygulamaları yapan halklar arasında hastaların iyileştirilmesi, toplumun düzen ve ihtiyaçlarının giderilmesi, törenlerin yönetilmesi gibi uygulamalarda bu algının somut tesirinin ortada olması ve yaşanmasıdır. Bayat, 2006 Günümüzde popüler müziğin temsilcisi sanatçılar çağımızın modern teknik ve elektronik bilgisini eski dönemlerin doğa ile barışık bilge ruhu ile buluşturan çalışmalar yapmakta, dünyayı şamanlar gibi algılamaya çalışmaktadır.[1] Bu çalışmada Fuzuli Bayat, Bahaeddin Ögel, Yaşar Çoruhlu, Özkul Çobanoğlu, Pervin Ergun, Jean Paul Roux, Mircea Eliade gibi araştırmacıların kaynaklarından derlediğimiz kadarıyla kısaca Türk kozmogonisi, bunun davula nasıl yansıdığı, davulun yapımı, işlevi ve türlerini ana hatlarıyla belirtmeye çalışacağız. 1. Türk Kozmogonisi Şaman kültürünün ve felsefesinin temelinde insan ve tabiatın uyumu, tüm kozmos, dünya, insan, bitki ve hayvan aleminin bir bütün olduğu düşüncesi yatar. Bayat, 2006 Milattan on binlerce yıl öncelere dayanan bir inanç olan Şamanizm, Orta Asya, Kuzey Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avustralya yerlilerinde, Endonezya'da, Güneydoğu Asya, Çin, Tibet ve Japonya'da görülmektedir. Orta Asya’da şamanların çeşitli adları vardır. Oyun, demirci, bakşi, perihon, molla, bübü, odagan, kam kullanılan kelimelerdendir. Şamanların Orta Asya’da pek çok çeşit farklı adından biri Yakutların Sahalar kullandığı oyun’ kelimesidir. Metin And, Oyun ve Bügü adlı kitabında, oyun kelimesinin çeşitli anlamları ile şamanın büyüsel törenlerinin örtüşmesinden söz eder. And, 2002 Şamanlık doğayı ve tüm dünyayı gösteri, ritüel ve ibadet yeri olarak kabul eder. Orman, dağlar, nehir, göl, kayalar bu gösterilere sahne olabilir. Bayat, 2010 Bu törenlerde şaman dans eder, ses ve çalgı aletleri ile müzik yapar. Bu çalgılardan olmazsa olmaz olanı davuldur. Bir hastanın başıboş ruhunu araştırarak sağaltmak, bunun için öteki dünyaya göç etmek ve bilgilere ve cevaplara ulaşmak bu somut sonuçları gerçekleşmekte rol oynar. And, 2002 89 Şamanlıkta oyun’ felsefesi, Huizinganın oyun kuramı ve Homo Ludens oynayan insan- düşüncesine benzetilebilir. And, 2002 Oyun felsefesinde, şamanın öte dünya varlıklarına benzemesi, kendini tiyatro aktörü gibi role sokması yatar. Şaman don değiştirerek kuş olur, ayıya dönüşür, şaman dans eder ve adeta ruhlarla bir oyun oynar. Bu, şamanın öteki aleme girebilmesi için, başka bir dünyanın oyuncusu olması gerekir şeklinde yorumlanabilir. Bunun için kostümü, şaman giysisi ve davulu baş aksesuarıdır. Aynı zamanda davul, şamanlıkta vecd haline geçmek yani transa girmek için önemli bir tekniktir. Bayat, 2006 Şaman bu sayede, yani başka bir boyuta geçerken kostüm de değiştirerek, kutsal alemin ruhları ile, insan aleminin varlıkları arasında bir köprü’ olabilmektedir. Bayat, 2006150 Şaman inancına göre bilginin kaynağı başlangıca tanıklık yapmış olan öteki dünyadır. Bu bağlamda şaman yaptığı kozmik seyahat ile bu bilgiye ulaşıp insanlara ulaştıran, evrendeki maddi alem ile ruhlar dünyası arasındaki ilişkiyi anlama aracıdır. Bayat, 2006 Bir Soyot şiirinde şu şekilde ifade edlmektedir Ertekin, 2008 Deri kaplı davul, karşıla isteklerimi Oradan oraya taşı beni bulutlar gibi Alacakaranlığın ülkelerinden Ve kurşuni gökyüzünün altında Süpür dur rüzgar gibi Aşarak dalgaların doruklarını Türk Şamanlığının esası Fuzuli Bayat’a göre Türk mitolojisinin dayanağı olarak Şamanların özel olarak geliştirdiği ruhlar ve ruhlar dünyası ile ilgili olan inanışlardır. Bayat, 2006. Bu bağlamda Türk mitolojik sistemindeki evren tasarımı ile şaman kozmogonisi örtüşür. Bayat, şaman kozmogonisi’ terimini kullanarak yukarı, aşağı, orta olarak ayrılan 3’lü bir dünya algısından söz eder. Bu çerçevede, Asya Şamanizm’inde üç âlem söz konusudur Yer, yeraltı, Gök. Evrenin üç tabakadan oluşması, her tabakanın çeşitli katmanlardan oluşması ve bu katlarda ruhların bulunması Türk mitolojik sistemi ile şaman kozmogonisinde kesişen unsurdur. Bayat, 2006 Bu katlar, 7 veya 9 kat şeklinde de düşünülür. Bayat, 2006 Örneğin yeraltının 7 kat olduğuna, günümüzde de utançtan yerin 7 kat altına indim’, yerin 7 kat altına inse de bulurum’ gibi sözlerin temelinde buradan geldiği düşünülebilir. Kam efsanelerinde kamın davulu üstünde 9 kat gökte uçtuğu anlatılır. Ermetin, 2009 Şaman, bu üçlü kozmik yapı arasında onları birbirine bağlayan bir direkten yararlanır ve kozmik seyahatini onların arasından açılan deliklerden yapar. Ve bu seyahati davuluna binerek yapar. Davul, 3 bölgesi ile Gök, Yer, Yeraltı, bu mikro kozmos’ u simgeler. Şaman esrime tekniği olarak önemli yere sahip olan davul, şamanı yeraltına dünyasına indiren ve göğe çıkaran bineği, bazen atı, bazen kanosudur. Bayat, 2006 Yerin ekseni, tüm mitolojilerde dünya inançlarında cennet ve cehennemi, dünyanın çeşitli katları ile birbirine bağlayan ve kozmik seyahatların yapıldığı kanaldır. Yerin ekseni axismundi doğal bir varlık ya da insanlar tarafından üretilmiş bir obje olabilir. Bir dağ ya da ağaç doğal axis mundi yerin ekseni ye örnek olurken merdiven, çadır direği, ip ya da şaman davulunun arkasındaki tutanak insanlar tarafından üretilen eksen olup bu bağlantı görevini üstlenebilir. Bu eksen sayesinde bir katmandan diğerine geçilir, bağlantı kurulur ve kozmik bilgi elde edilir. Şaman mitolojisinde amaç bu üç kozmik kuşağın merkezinden geçen eksenden faydalanmak ve bu kuşakları geçmektir. Bayat, 2006 Bu kozmik seyahati şamanlar yapar. Bu anlamda şamanlar, toplumların binlerce yıllık kozmik bilgisini kuşaktan kuşağa aktarmakta, toplumla gizli dünya arasında da bağ kurmaktadır. Şaman bu bağlamda zaman ve mekan kavramlarını aşan kişidir. Şaman davulunda, dünyaları ve zamanları, zaman ve mekan kavramını da resmeder. YERİN EKSENİ- AXIS MUNDİ - KUTSAL AĞAÇ- DÜNYA AĞACI DAVULUN ARKASI ALTAY YÖRESİ Sibirya- Altay yeratı- gök Şaman davulu kayın ağacından yapılır. Eski Türklerde kayın ve ardıç ağaçları kutsal sayılıyorlardı. Özkul Çobanoğlu, kayın ağacının kökleriyle “yeraltına”, gövdesiyle “yeryüzüne” ve dal ve yapraklarıyla da “gökyüzü”ne olan bağlantısından bahseder. Bu üçlü’ algı, Türk mitolojik sistemindeki gök, yer, yer altı algısı ile birleşir. Yaşam sembolü olan ve kutsalı belirleyen merkezi oluşturan axis mundi olarak bir “hayat ağacı” şeklinde algılanan “kayın ağacı”nın öneminden bahseder. Çobanoğlu, 2010[2], A. İnan’a göre her şaman ayin yaparken yanında kayın ağacı bulundururdu. Kamlar şamanlar ağacı, gökyüzüne ulaşmak için bir merdiven olarak kullanılıyorlardı. Yakut ve Altay Türklerinde yaşam ağacına dünya ağacı’ da denir. Eski Türk geleneğine göre, bu, Dünya’yı ortasından göbeğinden öte-âleme ve Demir-Kazık Yıldızı’na bağlayan, dalları vasıtasıyla şamanlara yeryüzünden yüksek âlemlere yolculuk yapma olanağı sağlayan bir ağaçtır. Buna Demir Ağaç da denir. Şaman geleneğine göre Dünya, Göğün göbeği’ ile bu ağaç sayesinde irtibat halinde olup, bu ağaç ile beslenir. Anne rahmindeki bir bebek için göbek kordonunun anne ile ilişkisi gibi bu göbek de bir bağlantı noktasıdır. Dünya Ağacı, bu bağlamda yerin ekseni ve axis olup bağlantı noktasını oluşturan kozmik bir ağaçtır. Bu durumda kayın ağacından yapılan şaman davulunun arkasında bulunan tutanak ve davulun üzerindeki semboller axis mundiyi temsil etmekte, şaman axis mundi üzerine geçerek aşağı ya da yukarı seyahat edebilmektedir. Kayın ağacı ile Dünya ağacı Hayat ağacı arasında simgesel bir bağ bulunur. Hayat ağacı gök ile yer arasında bir bağdır. Kam da ayinlerinde ya göğe, ya yer altına inmektedir. Davulun kasnağı evren ağacından yapılmış olduğu için Kam davulu çalmaya başladığı zaman sihirli bir şekilde bu ağacın yanına, yani dünya merkezine fırlamış olur. Bu sayede göğe çıkabilir. Eliade, 1999200 YERİN EKSENİ AXIS MUNDİ KUTSAL GÖK SEMAVİ ALEM İNSANLARIN YAŞADIKLARI YER- YERALTI ÖTE-ALEM GÖĞÜN GÖBEĞİ YILDIZ YERİN GÖBEĞİ SEMBOLLER VE DAVULDAKİ SEMBOLLERİN İLİŞKİSİ Şaman mitolojisi, dünya görüşü, düşünce tarzı, göçebe veya avcı toplayıcı hayatın felsefesi, davula çizilen resimlerde ve şekillerde sembolleşmiştir. Davulda korunmuş eski simgeler, Şamanlığın kökeni ve etkileşim alanını da ifade eder. Türk Şaman davulları hemen hemen ayrıntılarına bakmaksızın aynıdır. Bayat, 2006 Davul, simgeseldir ve sihirli işlevleri çoktur. Davul ile yapılan şaman ayinlerinin önemli bir özelliği dairesel oluşudur. Ayin, bir daire etrafında yapılır. Davul kozmosu, ölümsüzlüğü ve yeniden doğuşu temsil eder. Eliade, 1999. 2. DAVUL YAPIMI Şaman hastalığından sonra adayın yeni statü almasıyla, giysisiyle beraber davulun yapılması şarttır Bayat, 2006. Ertekin, Mevlevilikte Şamanizm İzleri adlı kitabında şöyle anlatır. Ruhlar tarafından seçilen Kam adayı davulunu yapmak için usta bir Kam tarafından yönlendirlir. Usta Kam adayına içmesi için bir acı çay verir Bu sırada yaşlı usta şarkı söyleyerek ateşin etrafında dans eder. Büyük davulu çok hızlı çalmaya başlar, Kam adayının başı döner. Beyaz bir karga gen Kam adayının sol omzuna Kam, yaşlı adamın sesiyle karganın bir şeyler söylediğini karga aracılığı ile onu ruhunu serbest bırakması ve hayat ağacının basamaklarını teker teker çıkması konusunda dışarı ayrılan genç Kam’ın ruhu ormana bir kurt vardı, kam adayı kurdu takip eder, kurt bir yerde durur. Orada tam 21 tane ağaç bulunmaktadır. Usta bu yerin doğru yer olduğunu fısıldar3 kere 7 21 eder der ve senin de davulun kenarlarını, tokmağını, ona doğru sesi veren iç kısmını yapmak için bu kadar oduna ihtiyacın var denir. Bu ağaçların olduğu yere iyice bak, yarın oraya gitmeliyiz.’ Kam adayı, ruhu bedenine geri döndüğünde, ustasının ocak başında hala dans ederek şarkı söylediğini görür ve yorgun düşerek uykuya dalar. Ertesi gün ustası ondan trans sırasında ruhunun gittiği noktayı ve seçilmiş ağaçları bulmasını ister. Bu bir sınavdır. Eğer o yeri bulmayı başarırsa ustası ona bir davulun nasıl yapılacağını gösterir. Davul yapımı için kullanılacak ağacın, temiz, zedelenmemiş, meskun yerlerden uzak mekanlardan temin edilmesi gerekir. Kam, kasnağın yapılacağı ağacın yerini doğrudan doğruya ruhlardan öğrenir. Davul yapmak için ağaç kesilmez, ağacın yaşamının devam ettirebileceği bir şekilde parça alınır. Yakutlarda- üzerine yıldırım düşmüş bir ağaç seçilir. Davul esasen kayın ya da sedir ağacından yapılır. Malzeme 3 gün içinde toplanır. Davul yapımı için gereken malzemeyi tüm kabile üyeleri, ya da Kam’ın en yakınları hediye eder. Daha sonra davulun üzerine resimler, şekiller çizilir. Üstat Kam, genç Kam’a davulunu ve cübbesini verir. Genç Kam davulu koruyucu ruhuna takdim eder. Koruyucu ruh davulu gözden geçirir ve bununla ne kadar süre tören yapılabileceğini tesbit eder. Davul bazı kaynaklara göre önce göğe, sonra da Erliğe sunulur. Kurban olarak ona içki sunulur. Kam kendi merasimlerinde kullanacağı araç gereçlerini, yani hırkasını, başlığını, maskesini, özellikle davulunu ve tokmağını kendisi yapmaktadır. Usta Kam daha sonra davulun çerçevesini yapar. Sonra kafası, kolları, ayakları olan tutacağı ve tını tahtalarını davula tutuşturur. Kıl sicim ile tını tahtaları çerçevenin etrafına sıkıca tutulur. Çerçeve de sicimle sıkı sıkıya bağlanır. Tokmağın her vuruşunda farklı sesler çıkararak çınlamaları için bu sicimlere demir parçaları takılır. Davulun Kısımları Davul için 5 malzeme ağaç, demir, bakır, deri ve kıl sicim şarttır. I. Davulun gövdesini, kayın ya da sedir ağacından yapılan kasnağı kaş teşkil eder. II. Kasnağın çemberi dairesi 10 -12 karış, derinliği 14 - 22 cm. olur. İki başı kayışla bağlanır. III. Davulun büyüklüğü hem şamanın yaşına hem de şaman geleneğine göre ruhların isteği ile belirlenir. Genişliği 3-4 düğüm 30-50 cm olan esasen oval biçimli olabilir. Radloff göre, davulun şekli az çok ovaldir. Anohin bunun yanında ayrıca yuvarlak davullardan da sözeder. Nitekim Şorlarda davulun her iki şekline rastlanır. Bunlarda tasvir edilen davulun çapı 76 santimetredir. Potanin ise, yalnız yuvarlak davullar gördüğünü yazmıştır. DAVULUN İÇ KISMI ARKA TARAF Davulun sesini sonsuza kadar şekillendirecek gücün yalnız kayın ağacında olduğu düşünülür. Ahşap saplar, kesişen şekilde dikey ve yatay olmakla davula bitiştirilir ve bu şekli ile kollarını yana yana açmış insan figürünü hatırlatır. Ölmüş eski bir Kam’ı, davul sahibi eski bir ruhu simgeler. Bir tür davul sahibi’dir. Başı oval şeklindedir. Hiçbir şaman kendi arzusu ile davul yapamaz, bu ancak ruhların telkinleri ile olur, ve her şaman bir ruhun, ölmüş başka bir şamanın varisidir, davulun arkasındaki insan figürü bu ruhu temsil eder. Bazı şaman davullarında dikey atılan sapın üst kısmına insan yüzü tasviri konulur bu da sapın, davulun veya şamanın ruhunu simgeler. 2 küçük metal levhacık göz rolünü oynar. Bunlar şamanın uzağı gören gözünü, insan figürü de yardımcı ruhunu simgeler. Dörtgen şeklindeki levha sakalı, yürek şeklindeki levha kalbi gösterir. Yüz üzerinde oyma olarak yapılmış kaş, burun, ağız, bazen sakal yapılmıştır. Sapın üzerinde bazen Kam’ın kendisini simgeleyen bir insan resmi bulunabilir. Bu şeklin göğsü hizasından çaprazlama geçirilen ve kiriş denilen demir çubuk onun kollarını oluşturur. Bu sap, bu çubuğun alt kısmında genişleyerek kalçaları ve çatal bacakları oluşur. Bu çatal kısmında yer alan küçük resim Kam’ın koruyucu ruhunun simgesidir. Bu tamamen yerin ekseni axismundi yi temsil eder. Kam bu eksen vasıtasıyla yolculuk yapar. Kiriş denilen yatay demirin iki yanına asılan, ses çıkaran demir nesneler bulunur. Bunlar Kam’ı kötü ruhlardan koruyan silahları temsil eder. Bazen de Kam’ın emrindeki ruhları temsil ederler. Bu çıngıraklar ok şeklinde olup kötü ruhları kovmaya yarar. Bunların sayısı Kam’ın koruyucu ruhlarının sayısına göre belirlenir. Davulun esas kısmı olan ağaç ve demir hiçbir zaman değiştirilemez. Deri değişebilir. Şaman davulunu iki kısma ayıran insan figürüne, altay- sayan şamanları tüngür eezi derler. Bayat, 2006Davulun üst kısmında yatay ve dikey bir biçimde bir birini kesen dikdörtgenler Ülgen’in yazıları olarak bilinir. Buna şamanlar bazen ülgen’in mührü de derler. Kodbin şamanları davullarındaki insan figürüne ham buter derler. Çelkan Şamanları ile Altay Şamanlarının da davulu insan figürü ile ortadan iki kısma ayrılmıştır. Bunun aksine Uryanhay şamanlarının dairevi davulu dikey sapla ikiye bölünür bu sapa toktuş denir ve çeşitli eşyalarla süslenir- insan figürünü hatırlatmaz. Ortadan geçen yatay sap, davulu yukarı ve aşağı gök ve yer veya ruhlar dünyası ve insanoğlunun yaşadığı dünya kısmına ayrılır. Yatay atılan sap, davulu iki eşit olmayan kısma böler. Sapın yukarısı semayı, aşağısı ise yeraltı dünyasını simgeler. Bu ağaç sap, kasnağa geçirilmiş demir çubuğa berkitilir. Demir çubuk aynı zamanda davulun bozulmasının önünü almış olur. Davulun hem iç hem de dış kısmında kırmızı veya beyaz renkle çizilmiş bir takım resimler yer alır. DAVULUN DERİSİ Kasnağa geyik, dağ keçisi veya at derisinden üzlük çekilir. Deriler bazen ren geyiği, yaban geyiği, sığır, ya da at derisi olabilir. Davulun derisi hangi hayvandan yapılırsa davul o adı alır. Daha sonra o hayvan, Kam’ın bineği olacaktır. Hayvan adeta kendini hediye olarak sunar, Kam hayvanı rahatça avlar. Davulda kullanılacak deri seçiminde koruyucu hayvan dikkate alınır. Davulun iskeleti alınarak, kızgın bir demirle tahtanın üzerine demirler açılır. Hayvanın derisi, tüylü tarafı yukarı gelecek şekilde çerçevenin üzerine yerleştirilir. Kıl sicim ile çerçevenin kenarındaki deliklere dikilir. Genellikle davul, o v a l biçimdedir. DAVULUN ÜSTÜ Evren Ağacı, şamanın tırmandığı kayın ağacı, kurban edilen hayvan at , şamanın yardımcı ruhları, göklerdeki yolculuğunda ulaştığı güneş ve ay, ölüler alemine indiğinde içine girdiği ölüler hakiminin 7 oğlu ve 7 kızıyla birlikte Erlik Han’ın Yeraltı Dünyası, vb. gibi, bir anlamda şamanın geçtiği yolu ve serüvenlerini özetleyen bütün bu öğeler davulun üzerinde resimler şeklinde karşımıza çıkar. Davulun üstünde yıldızların resmi olmazsa olmazlardandır. Yıldızlar insanların yollarını bulmalarını sağlar ve astrolojik önemi bulunur. Jean Paul Roux’a göre, Türklerin ve Moğolların eski inançlarında, davul evrensel dansa tempo tuttuğu gibi ayrıca evrenin resmini de üzerinde taşır. Davulun üzerinde kartal tasvirleri de bulunmaktadır. Davul çoğu kere yatay ve dikey bir hatla bölünür. - Bu hem 4 ana yönü işaret eder, hem de gök ve yer olarak dünyayı ikiye böler. - Yatay hat kiriştir ve üzerinde çıngırak ya da şerit olduğu düşünülen resimler vardır. Davul üzerindeki dikey unsur, dünyanın eksenini ifade etmektedir. - Bunun bazen dünya ağacını da temsil ettiği düşünülür - Dünya ağacı, kökleri yer altı alemine, gövdesi yer yüzüne, dalları ve yapraklarıysa göğün en üst tabakalarında olan bir eksen gibidir - Bazen kutup yıldızına kadar uzandığı kabul edilir Bu eksen bazen eezi’ye benzetilir. Üst başını, alt ayaklarını temsil eder. Şamanın ya da davulun ruhunu temsil eder. Davulun yukarı tarafı Gök Tanrı’yı Sonra Ülgen e tahsis edilmiştir Alt kısımda bulunan yaşlı adam tasviri, evin koruyucusu ve efendisidir Minusink Tatarlarından alınan bilgiye göre - Davulun içindeki dikey sapta bulunan mars’ adı verilen 12 delik, şamanın Erlik Han’a ulaşmasını sağlar. - Deliklerin arasındaki kabartılar, kamın uçarak ya da yürüyerek geçtiği dağ sıralarını temsil eder. - Sapın üstüne yerleştirilen enlemesine sopayla kötü varlıklar püskürtülür ve buna kötü ruhları kovan 18 çıngırak takılır - Bunların dışındaki 2 çıngırak da Şamanın habercilerini temsil eder. - Davulun üst kısmındaki 4-6 tane demir kanca hastanın düşmanlarını simgeler - Demir sopaya asılan bezler şamanın kudretini - Çizilen 7 renkli gök kuşağından şamanın göğe, Kan Kuday!’a çıktığı merdivenler sarkar. - 2 kayın ağacı dışında gökkuşağının altında, ışık saçan 2 daire, haç biçiminde yıldızlar, merdivenin üst kısmında erkek ruhları uzaklaştırmakta şamana yardım eden 7 dağ kızı tasvir edilmiştir. - Oradaki sekiz çift birbirlerine paralel çizgiler, dünyayı denizin üstünde tutan sekiz ayağı sembolize ederler. Bayat, 2007 - Davulun derisinin üstündeki resimler, yerdeki bazı varlıklar ile gökteki efsanevi varlıklara aittir. Yukarıya doğru sağda ay, solda güneş resmi vardır. - İkisinin yanında görülen iki küçük daire, güneşin doğuşunu ve batışını simgeler. Bunların arasındaki noktalar yıldızları gösterir. - Ayrıca Ülgen n kızlarını gösteren resimler ile kuş, geyik, ağaç vb. şekiller de vardır. Davulun üst kısmında yedi renkli gökkuşağı tasvir edilir. Gökkuşağının iki ucundan da, iki geniş kare şeklinde merdiven sarkar. Bu merdivenle kam, Kan Kuday’in huzuruna çıkmak için gökyüzüne yükselir. Kan Kuday’in önünde beyaz boyayla çizilen iki kayın ağacı vardır. Kam, gökyüzüne yükselerek Kan Kuday’dan hastayı iyileştirmek ya da ya da öldürmek için emir alır. Gökkuşağının altında ışık saçan iki daire vardır. Ayrıca 14-18 kadar yıldız bulunur. Merdivenin üst kısmındaysa beyaz renkle yedi dağ kızı resmedilmiştir. Bu kızlar eğer ruh erkekse onu uzaklaştırmada kama yardım ederler. Kız figürlerinin yanında iki kuş tasviri vardır. Kam bu iki kuşla göğe yükselir. Davulda bundan başka kırmızı renkte at, süvari ve keçi bulunur. Davulun ortasındaki üç çizgi bu dünya ile öte dünyayı ayıran bir tabakadır Davulun alt tarafında, kutsal koyunları himaye eden kurbağa resmi vardır. Deliklerin arasındaki kabartmalar, kamın uçarak ya da yürüyerek geçmek zorunda olduğu dağ sıralarını temsil eder. Deliklerin aralarındaki kabartmalar da dağları simgeler. Sapın üst kısmında kötü ruhları kovmak için şamanın yararlandığı demir sopa vardır. Demir sopaya da sayıları 18 e dayanan demir çıngırak bağlanır ki – bu da şamanın kötü ruhları kovmak için yararlandığı silahtır Altay türklerinin Şamanist inancında şamanın göğe çıkışını simgeleyen merdiven, davulun dış kısmındaki diğer resimlerin yanında ter almaktadır Şaman, merasim zamanı yardımcı ruhlarını davulun içine topladığı için davulun iç kısmındaki resimler davulun veya sahiplerinin resmi gibi yorulur Dünya modelinin esas unsurlarından biri olan ve 3 dünyayı birleştiren ağaç resmi de davulun iç kısmında yer alır TOKMAK Bir önemli öğe de tokmaktır. Tokmak, ya tavşan derisiyle kaplanarak söğüt dalından; ya geyik kemiği ya da boynuzu ya da kayın ağacından yapılır. Tokmağın sapına hastaya gelen kötü ruhları kovmak için kamçı görevi üstlenen bez ve deri parçaları yapıştırılır. Sedir ağacından yapılan tokmağın üzerine, geyik postunun en yumuşak bölümü deri kayışlarla bağlanmıştır. İç kısmında ise 3 kere 3 sayıda demir çıngıraklar vardır. Tokmağın sapına bileğe geçirilmek üzere bir ip geçirilmiştir. Bu tokmakla davulun derisine vurulduğu an da Kam’ın bineği olan hayvan konuşmaya başlar. Tokmağın davula vurulan kısmına samur veya tavşan derisinden üzlük çekilir. Bu da davulda sesin boğuk çıkmasını sağlar. Sesin boğuk çıkmasındaki amaç öteki dünyadan gelen sesleri simgelemektedir. Tokmağın sapına, hastaya gelen kötü ruhları kovmak için kamçı görevini yerine getiren bez ve deri parçaları yapıştırılır. Şaman tokmaktan hem silah, hem kürek, hem de kamçı olarak yararlanır. Diğer taraftan meseleye kozmik bilgi kaynağından yararlanma şeklinde yaklaşmak da mümkündür. Tuva şamanları tokmaklarının bir yüzüne deri çekerlerse, diğer yüzüne de dokuz halka takarlar. Tokmağın davula vuruşunda halkalar birbirine dokunarak sesler çıkarır. Ayrıca bu tip tokmaklardan şamanlar fal açmak ve gelecekten haber vermek için de yararlanır DAVUL VE TİTREŞİM Davulun sesi, şamanın odaklanma aracıdır. O, bir yoğunlaşma ve çözümleme havası yaratıp, şamanın dikkatini ruhun içsel yolculuğuna yönlendirirken, onu derinlere indirerek kendinden geçme trans durumuna sokar. Drury, bilimsel araştırmaların, aynı ritimlerin ardı ardına belirli frekanslarda sürekli tekrarlanması, Kam’ların trans halleri benzeri hipnotik haller yaratabileceğini gösterdiğini, bununla beraber Kam davul ritimlerinin metronom bir sürekliliği olmadığı, Kam’ın ruh haline göre yavaşlayıp hızlandığını, yükselip yumuşadığını söyler[3]. Genelde çap olarak büyük olan Kam davullarının, Kam’ın bedeni boyunca titreşebilecek, derin, çınlayan, yankılanan bir sesi vardır. Davul genelde yüzde, ya da başın üstünde tutulur. Böylece vuruşlar, baş ve üst beden üzerinde güçlü bir rezonans kurar. Yani davul ritmi beyindeki yaratıcı düşüncenin göstergesi olan teta dalgalarını harekete geçirir. Ayrıca kalbin atışının ritmine benzer. Kam’ın davul ile 10 dakikalık yolculukta bu bilinç konumuna geçtiği ölçülmüştür[4] Tedavi zamanı tokmak ve davuldan çıkan musiki, hastalıkları iyileştirmede önemli bir rol oynar BayatEski Türklerde şamanların şarkı söyleyerek ve dans ederek hasta tedavi ettikleri de bilinir. Kazakistan, Kırgızistan, Altay, Moğolistan ve Sibirya’da devam eden bu dans terapisi, trans hali ile hasta kişinin iyileşmesi için gerekli bilgiye ulaşmayı amaçlar.[5] Gökhan Kırdar bir röportajında şunları söylemiştir Her varlık Doğu felsefelerinde canlı kabul edilir. Bunlar, canlı olan insan dışı canlıların dokularını kullanarak onların enstrümanlaşması ve dile gelmesi anlamını Terapiye yol açan alfa ve beta noktalarını harekete geçiren frekanslarını yakalamak için o tokmakla vurmanız gerekir. Elle vurduğunuz zaman o frekans yakalanmaz. Terapi musikisi ya da kamların tedavi etme özelliği aslında bu yüzden çok bilimseldir. O davulun üzerinde oluşan rezonanslar, beyinde bazı noktaları harekete geçiriyor ve bir hormon salgılanıyor. O sizi tedavi eder. Osmanlı’da bunun örneği var. İnsan vücudunda 400 tane makam var. Bir harita var. Böbrek hastalığı için kalp makamı dinlememek lazım tabii. ’[6] Kamlık yapılan davulun 8 ritim halinde çalındığı da görülmüştür. Bayat, 2006 Bunlar Yılan, geyik, kaplumbağa, boğa, balıkçıl kuş, örümcek, ayı ve kaplan ritmidir. Bayat, 2006224 Yılan ritmi- Davula vurulan üç yavaş vuruş- kararlılık, yeni bir şeye nail olmak, iç gücü toplamak için Geyik ritmi- iki yavaş, iki hızlı vuruş, bir vuruş- hamile kadınları uğurla doğurması, varlıkların paylaşılması, tecrit etmek Kaplumbağa ritmi- bir vuruş, iki hızlı vuruş- barışıklık, uyum, yeni bir üretim için temel oluşturmak Boğa ritmi- bir vuruş, dört hızlı vuruş- düşmanları püskürtme, maddi kalkınma, fiziki gücün birarada olması Balıkçıl kuşu ritmi-iki hızlı, iki de yavaş vuruş- amaca ulaşma, engelleri aşma, sevgiye yardım etme Örümcek ritmi-iki hızlı, bir normal ve iki hızlı vuruş- negatif enerjiden temizlenmek Ayı ritmi-dört hızlı ve bir artı vuruş- elde edilen mevkii korumak, kendi ve diğerleri arasında engelleri kaldırmak, Kaplan ritmi-altı hızlı vuruş- güç, kuvvet elde etmek, fedakarlık, kendini gösterebilmek imkanı, Bayat, 2006224 3. DAVULUN ÇEŞİTLİ ADLARI Etnografik literatürde Türkçe bir terimle tüngür/dünür olarak adlandırılan davul bazı Sibirya halklarında da aynı adla adlandırılır. Troşçanskiy’nin fikrine göre tünür kelimesinin bu iki anlamı tesadüfi değildir. Nitekim şaman da bir aile başkanıdır BayatYakut Türkçesinde tünür – evlilik aracılığı ile oluşmuş akrabalık tır. Tünüreter, evlenmek, evli olmak anlamındadır. Anadolu’da da dünür, evlilikle kurulan akrabalıktır. Altay şamanları davullarına bura’ demekte ve şamanın mistik yolculuğunda bindiği mistik hayvandır. İslam dininde de Mirac’dabinilen kutsal atın adının Burak’ olması ilginç bir çağrışım yapmaktadır. Davul, şamanın mistik seyahatlerdeki aracıdır. Bunun için Y a k u t ve B u r y a t’lar arasında davula “Şamanın Atı” denir. Şaman davulu çaldığı zaman atın üstünde göğe çıktığı kabul edilir. Altay davulunun üzerinde bir at resmi vardır Radlov, Sibiryadan Davula vurulan tokmak altaylarda kırbaç adını alır. Bazı M o g o l kabileleri arasında davulun ismi “siyah erkek geyik” tir. Karagas ve Soyot’larda olduğu gibi, davula “Şaman’ın erkek karacası” derler. Davul- Şamanın manevi eşi veya semavi eşi olması Altay-Sayan halklarından Şorlarda, Teleütlerde, Kumandinlerde, Çelkanlarda, Tubalarda, geniş yayılmıştır. Ayrıca kadı ve çocukların davula dokunma yasağının olması da davulun, Şamanın manevi eşi olduğunu kabul eder. Bayat, 2006 Şorlarda açık olarak davulun, şamanın karısı olduğu bildirilir, davulu şaman adayının ailenin en yaşlısı hazırlar bir kişiye daha ihtiyaç duyulur bu sonuncu davulun anasıdır. Ailenin en yaşlı üyesi davulun abası olur. Bu süreçte davula kız, adaya da damat anlamında kuze derler. 4. DAVUL ÇEŞİTLERİ Türk Şaman davulunu 3 kısma ayırmak mümkündür Literatür de Potanin, Anohin, Potapov, Alekseev, Tomsk, Radloff, Vaynşteyn, Naçala, Dyakonova, Ppotapov, Kenin- Lopsan, Novosibirk şaman davulunun yapılmasında ve simgeleri hakkında bilgi vardır. Sovyet etnografya müzelerinde Altay-Sayan Türkleri ve Yakut Şamanlarının kullandıkları davul tipleri yer almaktadır. Telengit Şamanlarının davulu Alekseev’in kitabından Yakutların Şaman Davulu Alekseev’in Kitabından Tubalar Şamanlarının Davulu Alekseevin Kitabından Sagay Şamanlarının davulu Alekseev’in Kitabından Ortadan atılan sapla ikiye ayrılan Şor Şaman Davulu 1. Nenet şamanının davulu 2. Tunguz şamanın davulu 3. Yakut şamanının davulu Şor Şamanlarının davulu Tüüreezi Hoppal’ın kitabından Çelkan Şamanlarının davulu Alekseev’in kitabından tüngür ŞEKİL. 8. Altay Şamanlarının davulu- Kaçin Şamanlarının davulu 1. Telengit Şamanlarının davulu Alekseev’in kitabından 2. Yakutların Şaman Davulu Alekseev’in Kitabından 3. Tubalar Şamanlarının Davulu Alekseevin Kitabından 4. Sagay Şamanlarının davulu Alekseev’in Kitabından 5. Ortadan atılan sapla ikiye ayrılan Şor Şaman Davulu 6. Şor Şamanlarının davulu 7 Tüüreezi Hoppal’ın kitabından 8Çelkan Şamanlarının davulu Alekseev’in kitabından 9 Altay Şamanlarının davulu- tüngür 10 Altay Şamanlarının davulu- tüngür 11 Kaçin Şamanlarının davulu 12 Teleüt Şamanlarının davulu. Şamanın binerek göklere çıktığı atı- bura 13 1913’de Şor Şamanı Kakuş’un kendisinin çizdiği davul resmi Şaman davulunda yer alan mitoloji semboller Tuva Şamanlarının tokmakları Alekseev’in Kitabından Sagay Şamanlarının tokmağının ön ve arka tarafları Alekseev’in Kitabından 5. DAVULUN CANLANDIRILMASI Yeni davulu kam dualar okuyarak ardıç tütsüsüne tutar, kötü ruhların etkisinden arındırılır. Üzerine kımız ve benzeri olabilen içki saçısı yapılır. Davul yapımı tamamlandıktan sonraki gün davul uzun saatler ocak ateşinin üzerinde kurutulur. Davul, alevlerin ulaşamayacağı bir şekilde ateşin üzerine asılır. Ateşe ardıç dalları, reçineli ladin ağacı kabuğu, ve çeşitli kurutulmuş otlar atılması gerekir. Bu merasim, davulun derisinin yanı sıra, davulu hazırlayan insanların da ruhlarını temizlemektedir. 3 gün sonra davul, konuşmaya hazırdır. Tokmak ve davul hazırlandıktan sonra adayın, yaşlı bir şamanın yönetiminde davulu canlandırma ritüeli gerçekleştirilir. Canlandırılmayan davul , sadece müzik aletinden başka bir şey değildir. Bayat, 2007 Canlandırma işlemi davul kasnağına alkol sürülerek yapılır. Şaman bu kasnak üzerine bira dökünce kasnak canlanır ve şamanın ağzından, nasıl kesilip alındığını, ağacın ormanda nasıl büyüdüğünü, oradan nasıl koparılıp köye getirildiğini anlatır. Kamın tören sırasında bu şekilde canlanan hayvanın sesini ve yürüyüşünü taklit ettiği de olur. Davulun canlanması fikri, davulun koruyucu ruhlarla olan ilişkisinden dolayıdır. Tören sırasında Kam koruyucu ruhunun ya da ata ruhunun hayatını anlatır. Kam, tedavide kullanacağı bitki, ayinde çalacağı müzik aleti için önce herşeyin başlangıcını, kökenini, hikayesini anlatmakla başlar. Kam, davulun hikayesini de ayinlerde dile getirir. Eliade, Potapov, Buddress, Kam’ın dirilttiği, canlandırdığı ve konuşturduğu bu hayvanın aslında Kam’ın alt egosu emeget olduğunu iddia eder. Bu törenle – davulun derisinin canlanması ile Kam bir yerde kendi kökünde yatan ilk ve temel canlıyı ululamaktadır. Derinin sahibi hayvan- şamanın ağzından doğumundan, ana-babasından, çocukluğundan, avcı tarafından vurulduğu ana kadar geçen bütün yaşamından bahseder, şamana birçok işte yararlı olacağına söz vererek öyküsünü bağlar SONUÇ Bu çalışmada, Türk kozmogonisinin ve şaman dünya algısının davula nasıl yansıdığını ve davulda nasıl simgeleştiğini incelemeye çalıştık. Davulun yapımı için gerekli malzemeler, şamanın bunları temini, davulun yapımı, davulun parçaları, davulun çeşitli adları ve işlevleri üzerinde durmaya çalıştık. Davul, Şamanı dünyanın merkezine taşımak, havada uçmasını sağlamak, ruhları çağırmak ve hapsetmek, şamanın işine yoğunlaşmasını ve içinde dolaşmağa hazırlandığı manevi alem ile temasa geçmesini sağlamak için çok önemli bir araçtır. Şaman davulu aracılığı ile bulunduğu yerde bir seyahat yapar, davulun arkasındaki kayın ağacından yapılan eezi gibi adlar verilen tutanağı onu yerin eksenine fırlatmış olur, şaman bu kanal ile yukarı ve aşağı dünyalarda seyahat eder. Türk ve şaman kozmogonisini davulda simgeleşmiş bir şekilde görmek mümkündür. KAYNAKÇA And, Metin. Oyun ve Bügü, YKY, 2003 Bayat, Fuzuli. Türk Mitolojik Sistemi- 1-2 İstanbul Ötüken, 2007 Çobanoğlu, Özkul. Kayın Ağacının Türk Mitolojisindeki Yeri’ Çoruhlu, Yaşar. Türk Mitolojisinin Ana Hatlar, İstanbul Kabalcı, 2002 Ergun, Pervi. Ağaç Kültü, Ankara AKM, 2004 Esin, Emel. Türk Kozmolojisine Giriş. İstanbul Kabalcı, 2001 Eliade, Mircea. Şamanizöm. AnkaraAKM, 2004 Ermetin, Günnur. Mevlevilikte Şamanizm ve Eski Türk Dininin İzleri. Töre, 2007 İnan, Abdülkadir, Tarihte ve Bugün Şamanizm. Ankara TTK, 1995 [2]Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 245-247 [3]NevillDrury, Okyanus Yayınevi, İstanbul, 1996 [4]NevillDrury, Okyanus Yayınevi, İstanbul, 1996
Özge Mine SARIÇAM / osaricam Bazı şeylere takılmadan insanlarla uyum içinde yaşayabilmek için, kendinizi kandırmanız gerekir. Optimistler acıdan, pesimistler de mutluluktan kaçmak için kendini kandırır. Ne var ki kendini kandırmak, başkasını kandırmaktan çok daha fazla vicdanını yorar insanın. İşte hayatın yarattığı en büyük ironilerden biri... İşte bu noktada psikoloğa gidip tedavi görmeye başlarız ve onlar da bilinçaltına ittiğin, farkına varmadan seni rahatsız eden olayları bir bir yüzeye çıkarmana yardım ederler. Freud, psikanaliz tekniğiyle psikolojik rahatsızlıkların temelinde yatan sorunların çocuklukta oluştuğunu ve onları bilinçüstüne çıkararak iyileştirebileceğini kanıtlamıştı. Ancak şimdi sizi şamanların yüzlerce yıldır kullandığı, tüm psikoterapi tekniklerin bir toplamı olan "şamanik yolculuk"la tanıştırmak istiyorum. Uzman psikolog Pınar Kaya, kullandığı onlarca modern teknikten sonra gözünü atalarından kendisine miras kalan "şamanizm"e çevirdi ve "şamanik yolculuk" adını verdiği teknikle şamanların fiziksel ve ruhsal iyileştirme tekniğini günümüz psikoterapisine kattı. Röportajdan sonra beni de şamanik yolculuğa çıkardı. Yer altı dünyasının girişini gördüğüm bu yolculuğun ikinci aşamasını bir sonraki yazımda anlatacağım. İlk yolculuğumun inanılmaz tecrübesini ise aşağıda... Ne zamandır şamanik yolculukla uğraşıyorsunuz? Pınar Kaya Şamanik yolculuğu kısa süredir aktif şekilde uygulamaya başladım. Ama öncesinde uzun bir süre araştırma yaptım. Birçok kaynak okudum. Psikoterapi eğitimleri aldım. Dünyada kabul gören teknikleri ben de kullanıyorum. Şamanik yolculuk yapan insanların tepkisi ne oldu? Şamanik yolculuk yaptırdığım kişiler bunun çok güzel açılımları olduğunu söylediler. Uzun süre psikoterapiye devam ettikten sonra şamanik yolculuk yaptırdığım danışanlarım dramatik bir gelişme gösterdiler. Şamanik yolculuk dışında kullandığınız yöntemler neler? Bilinçaltına hitap eden ve göz hareketleriyle yapılan bir teknik olan EMDR’ı kullanıyorum. Sanat terapisini kullanıyorum. Bilişsel davranışçı terapiyi kullanıyorum. Bir sürü teknik biliyorum ancak şamanik yolculuk tüm bunların bütünleşmiş hali denebilir. Bunu siz mi buldunuz? Hayır, şamanlar bunu binlerce yıldır yapıyorlar. Ben sadece araştırdım ve okuduklarımdan anladığım, yapılan şeyin bir şifa çalışması olduğu. Bu kimi zaman psikolojik şifa, kimi zaman da fiziksel şifa amacıyla yapılıyor. “ŞAMANA GÖRE; HASTAYSAN, NEDENİ NEGATİF ENERJİLER” Psikolojik ya da fiziksel olup olmadığına enerji kendi mi karar veriyor, yoksa siz mi o alana yönlendiriyorsunuz? Şaman kültürüyle yaşayan toplumlarda hastalandığınızda, bizdeki gibi doktora değil de şamana gidiyorsunuz. Şaman, hastalığın neyse, bunu negatif enerjilere bağlayarak vücudunun bu nedenle hasta olduğuna inanıyor. Ve onları uzaklaştırdığında sen de iyileşmiş oluyorsun. Fiziksel ya da ruhsal olsun, şaman kültürünün hastalığı yorumlama şekli bu. Bizde hastalıklar nasıl enfeksiyon kapma, dokularda bozulma gibi terimlerle açıklanıyorsa şaman kültüründe de bu şekilde açıklanıyormuş. Vücudundaki enerji dengesizliğini düzeltmeye yönelik iyileştirme yöntemini deniyorlar. Psikoterapide nasıl oluyor bu? Psikoterapide, gelen danışanın bu problemi kendi çözmesi için ona rehberlik ediyoruz. Biz terapistler olarak kimse için yolculuğa çıkmıyoruz, sadece onu bu yolculuğa çıkması için teşvik ediyoruz. Bunu yapabilmek için kişinin kendi sorununu tam olarak tespit etmiş olması gerekmez mi? Tespit etmesi için de yardımcı oluyoruz. O halde birisi size geldiği anda hemen şamanik terapi uygulayamazsınız değil mi? Evet, önce birkaç seans konuşmam gerek. Asıl problemi anladıktan sonra o problemin kaynağına inme adına şamanik yolculuk yaptırıyorum. Bu yolculuk esnasında da gidilen yer “yer altı dünyası”. “GÖLGE TARAFIMIZ YER ALTI DÜNYASINDA” Yer altı dünyasından kastınız ne? Yer altı dünyası bütün mitolojilerde var. Şaman mitolojisinde de... Örneğin karanlıklar tanrısı Hades vardır. Yer altı dünyasına bütün kahramanlarınız iner. Orası kendi içsel savaşınızı verdiğiniz bir savaş meydanı gibidir. Şamanizmde de, mitolojilerde de yer altı dünyasının özelliği bizim gölge tarafımızın orada bulunması. Kusurlarımız, negatif taraflarımız, kişiliğimizin sevmediğimiz yönleri yer altı dünyasında bulunuyor. Aynı zamanda hastalıklarımızın sebebi, ölmüş kişiler de oradadır. Şamanik yolculukta da yer altı dünyasına indiğimiz için tüm bu şeylerle karşılaşma fırsatımız oluyor. Modern psikoloji açısından bakıldığında aslında burası “bilinçaltı”. Freud’un bilinçaltına gitmek için çocukluğa inmesi gibi… Burada çocukluğunun da mı dışına çıkıyorsun? Freud’un çocukluğa inme meselesi, çocukluktan beri yaşanan şeylerin bilinçaltında bastırılmasından kaynaklı. Büyüdükçe yaşanan şeyler, yasaklar, ayıplar, günahlar gibi sebeplerle bastırılıyor. Ya da bazı sebeplerle görmek, kabul etmek istemediğimiz şeyleri bastırıyoruz. Freud’daki bilinçaltı eşittir yer altı dünyası diyebiliriz. Terapide çocukluğa inilmesinin nedeni, bilinçaltındaki düşünce ve duyguların kökenlerinin çocukluk çağında oluşması. “Çocukluğunda ne yaşadın da böyle hissetmeye başladın” mantığı. Modern psikolojinin yanıt veremediği noktada mı şamanik yolculuk devreye giriyor? Freud tekniği yetersiz mi? Freud dışında da birçok teknik var. Her hastaya her yöntem iyi gelmiyor. Örneğin analitik teknikle çözemediğimizi bilişsel davranışçı yöntemle çözmeye çalışıyoruz. EMDR ya da sanat terapisi de bunlardan biri. Ve bunu, şu işe yaramadı buna geç şeklinde yapmıyoruz. Hasta geldiğinde bunu değerlendirip, ona hangi tekniğin iyi geleceğine karar veriyoruz. Şamanik yolculuk herkeste işe yarar mı? Herkeste işe yaramayabilir. Herkes inanmayabilir, denemek istemeyebilir. “SANİYEDE 3 VURUŞ YAPAN DAVULLA DÜNYANIN MERKEZİNE YOLCULUK” Bir de “dünyanın merkezi” diye tanımladığınız bir yer var. Yer altı dünyasından farkı ne? Şamanik yolculuğa şamanlar dünyanın merkezinden başlıyorlar. Türkçe’de yurt kelimesi var ya, yurt kelimesi eski Türkçe’ye şaman kültüründen gelmiştir. Yurt, eski Türklerin yaşadığı çadıra denirmiş. Daire ya da çokgen şeklinde bir çadır ve tepesinde baca deliği var. Çünkü tam ortada ateş yakıyorlar. Şaman ateşin yanında oturur ve o ateşin yukarı çıkan dumanıyla yolculuğa çıkar. Sanki o yukarı çıkan duman, onun dünyalar arasında gezmesini sağlayan bir merdivendir. Ritüelde kullandığı bir diğer şey de davuludur. Şaman davulunun özelliği saniyede 3 vuruş yapmasıdır. O ritimde davul çalarak, dumanla birlikte yolculuğa çıkar. Saniyede 3 vuruş yapan ritimler bizim beynimizde teta dalgaları oluşturuyor. Teta dalgaları da uykuyla uyanıklık arasında bir trans halidir. O trans esnasında yolculuğa başlıyor. Ve o sırada o yer şaman için, “dünyanın merkezi” oluyor. Dünyanın merkezinde ne var? Dünyanın merkezi bütün farkındalığının açık, bütün düşüncelerinin net olduğu, duygularına hakim olduğun trans hali demek. Dünyanın merkezi aslında bir yer değil, bir bilinç hali. Ayrıca dünyanın merkezi demek yurdun içinde o oturduğun noktada, Göktanrı’yla Yertanrı’nın buluştuğu noktada olman demek. Gökyüzüyle yeryüzünün enerjilerinin birleştiği noktada olduğun için dünyanın merkezindesin. Seninle de önce dünyanın merkezini bulacağız. Dünyanın merkezine geldiğimi nasıl anlayacağım? Bütün dikkatin uyanık ve bilinçli olacaksın. Kendini çok rahat, huzurlu ve güvende hissedeceksin. Bu ilahi ışıkla kendini adeta bir hissedeceksin. O senin için dünyanın merkezi olacak. Orada bir takım şeyler görebilirsin; nehir, dağ gibi. Zaten o esnada onları tarif ediyor olacaksın. Dünyanın merkezinde yer altı dünyasının girişini de göreceksin. Ve sen dünyanın merkezindeyken, güç hayvanın yanına gelecek. Güç hayvanı ne? Neden ona ihtiyacım olacak? Yer altı dünyası biraz korkunç bir yer olabilir. Güç hayvanın orada sana yardım edecek. Cevabını aradığın soruları ona sorabilirsin. O seni bulacak. Ve hangi hayvan olduğu, seninle ilgili önemli ipuçları verecek. Peki şamanik yolculuğu bir tek siz mi yapıyorsunuz? Varmış, yeni yeni öğreniyorum. Ama ben bunu daha ciddi ve daha nitelikli yaptığımı düşünüyorum. sitesini de aldım, hala yapım aşamasında ancak bunu markalaştırıp, yazılar paylaşmaya başlayacağım. Çünkü psikoterapiyle yaptığımız şey aynı ve aslında bu bizim kültürümüz. Türk kültüründe de Şamanizm inancı vardı. Mesela şu an altında oturduğumuz söğüt ağacının dallarını suyun içinde bekletip ağrısı olan insanların alnına sürerlermiş. Asprinin ham maddesi söğüt ağacından yapılıyor. Bu, binlerce yıldır süregelen bir bilgelik ve devam ettirmek gerekiyor. “YAŞANAN ANIYI TAMAMEN UNUTTURMAK MÜMKÜN DEĞİL” EMDR da yapıyorum dediniz. Bazı psikologlar EMDR’ın direkt sonuç odaklı olduğunu ve rahatsızlık veren şeyi hafızadan atmanın bir süre sonra üç katı büyümüş şekilde gün yüzüne çıkacağını savunuyorlar. Bugüne kadar EMDR yaptığım danışanlarımdan hiçbirinde böyle bir geri dönüş almadım. Yani o sorun onun hayatından tamamen kalkıyor… Doğru uygulanırsa, evet. Belki o kişilerde yanlış veya eksik uygulandığından bir süre sonra yeniden karşısına çıkmıştır. Ama bu teknik de, bir uzman tarafından doğru bir şekilde uygulandığında birçok kapı açıyor bize. EMDR “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” filmindeki gibi hafızadan belli kişileri ya da olayları silebiliyor mu? Yaşanan bir anıyı tamamen unutturmak mümkün değil. Sadece anının yarattığı olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak mümkün. Örneğin, ben değersizim, yetersizim gibi düşüncelerin kaynağını bulup o kaynağı temizliyoruz. Bunu temizlemek için de oluşan o değersizlik, yetersizlik düşüncesinin gerçekçi olmadığını fark ettiriyoruz. Bu olumsuz düşüncelerin altında bir sürü kaynak olabilir. En önemlisini bulup, tekrar gözden geçirtiyoruz danışanla beraber. “SADAKATSİZLİK, ALDATMA SEBEBİYLE GELEN ÇOK” En sık rastladığınız şikayet hangisi? İlişkilerle ilgili sadakatsizlik, aldatma gibi sebeplerle geliyorlar. Bir de çift terapisine gelen çok oluyor. Bunların dışında en çok karşılaştığım sorun, panik atak. Onun dışında millet olarak çok kaygılı bir toplum olduğumuzu da söyleyebilirim. Çok fazla kaygı bozukluğu vakası var. Peki ne kadar ücret ödemek gerekiyor? Ben seans başına 250 tl alıyorum. Bazen gruplar halinde çalışmak isteyenler olabiliyor, o zaman grup indirimi yapıyoruz. Mesela şamanik yolculuğun grupla birlikte yapılan “otantik hareket” diye bir çalışması var. En az 6 kişilik gruplarla çalışıyoruz. O zaman grup terapisi olduğu için fiyatı biraz düşürüyoruz. “BEBEKKEN OTANTİK HAREKET EDİYORDUK AMA KETLENDİK” Otantik hareket ne? Otantik hareket deyince aklınıza ne geliyor? Yoga hareketleri… Yogada rahatlamayı sağlayan hareketler var ama bu hareketlerin belli kuralları var. Otantik hareket tamamen içten gelen ve spontan gelişen hareketler demek. Beden dürtüsel olarak hareket ediyor. Peki insan hangi döneminde otantik hareketler sergiler? Bebekken? Doğru! Bebekken ve ilk çocuklukta otantik davranıyoruz. Yetişkin oldukça hareketlerimiz daha kontrollü ve kalıplaşmış hale geliyor. Bu da aslında hayatı algılayışımız ve duygu,düşünce tarzımızı da etkiliyor. Bebek bir şey yaparken, annesi tarafından gelen “yapma” uyarısıyla dünyasını şekillendirmeye başlıyor. Büyüdükçe “yapamam, uygun değil, ayıp, kızarlar” gibi düşüncelerle kendimizi kısıtlamaya başlıyoruz. Otantik hareket çalışmasında da grup halinde gözler kapalı, otantik hareket yapıyoruz. Grubun bir tane gözünü kapatmayan gözlemcisi oluyor. Ona “tanık” diyoruz. Otantik hareket çalışmasında da çocukken oluşan ketlenme sürecini yaşıyoruz ancak tersine. Bize tanıklık eden biri var ama kimse bize “dur, yapma” demiyor. Anlatması zor ancak insanlar yapınca ne demek istediğimi anlıyorlar. Kendini tutma, toplumla bir arada yaşarken ihtiyacımız olan şey değil mi? Otantik hareket, toplum içinde uyumsuz davranışlar sergiletmez mi? Bütün terapilerimizin ortak özelliği toplum içinde yapamayacağımız şeyleri güvenli ortamda deneyimlemek ve böylece bir takım farkındalıklar kazanmak. Buradan edindiğin kazanımlarla dışarıda daha zengin bir hayat yaşayabilirsin. Amaç “otantik hareket” güzeldir demek değil, “bir zamanlar böyleydik, ketlendik, şimdi bu hareket tarzı günlük hayatta bana neler katabilir”e bakmak. Buradan insanlar kendine güvenli ve dinlenmiş çıkıyor. BEYAZ BİR KURT GELDİ VE "SÖZÜNÜ TUT!" DEDİ Pınar, önce koltuğa uzanmamı istedi ve telefonundan saniyede üç vuruş yapan şaman davulu sesini açtı. Kendimi tamamen onun talimatlarına bırakarak gözlerimi kapadım. Tam hipnoz değil, yarı hipnoz tekniğini kullanıyor. Bu nedenle ne gördüğünüzü, ne söylediğinizi hatırlıyorsunuz. Ancak yarı hipnoz sırasında da tüm bedeniniz külçe gibi o koltuğa yapışıyor. Biri, kolunu kaldır dese kaldıramam... Önce "dünyanın merkezi"ni buluyoruz. Orası kendini en güvenli hissettiğin yer. Güneşin yaktığı taş basamaklardan, kendini en güvenli bulduğun yere iniyorsun. Benim indiğim yer bir samanlıktı. Saman kokusunu bile alıyordum, sanki eski kitap kokusu gibi... Bir süre sonra oradan açılan diğer odaları gezerken, kareli ceket giymiş bir korkuluk gördüm. Pınar, bu korkuluğun bana ne dediğini sordu. Durdum, bekledim ve korkuluk konuştu "Seçilmiş kişi!". Hiçbir anlama gelmiyor benim için... Nihayet yukarı, ormana çıktığımda şamanik hayvanımın bana doğru geldiğini gördüm. Bembeyaz bir kurt... Güneş ışıklarının arasından öyle güzel görünüyordu ki! Yer altı dünyasına inerken bana eşlik edecek olan kurtla biraz vakit geçirdim. Hatta içine girip ormanın içinde koştum. Tüylerim rüzgarda dalgalanırken ne kadar da özgür, ne kadar da güçlüydüm! Onun da bana bir mesajı vardı "Sözünü tut!" dedi. Büyük ihtimalle kendime vermiş olduğum bir sözden bahsediyordu ancak yine de hiçbir çağrışım yapmadı. Tüm bu anlamsız parçalar, yolculuğun diğer aşamalarında birleşecekmiş. Her ruh hayvanının özel bir anlamı var. Sonunda yolculuğu bitirdiğimizde Pınar, kurt gören tek danışanının ben olduğumu ve bunu inceleyeceğini söyledi. Birkaç gün sonra ne anlama geldiğini öğrendim. Şayet öğrenmeseydim, çok fazla Game Of Thrones izlediğim için beyaz kurt gördüğümü düşünebilirdim. Merak edenler için kısaca ruh ve güç hayvanı olarak kurt Kurt; sezgilerinizle içgüdüleriniz arasında çok derin bir bağ olduğunu gösterir. Aynı zamanda, önemli meselelerle uğraşırken keskin bir zekanın ortaya çıktığını gösterir. Kurt, tehdit edilmiş hissettiğinize işaret eder ve kim veya hangi durum nedeniyle tehdit edilmiş hissettiğinizi hatırlatmaya çalışır. Belki de ruh hayvanınız sizi kişisel sınırlarınızdaki zorluklara karşı uyarıyordur Kendinizi birine karşı fazla açtığınızı ve geri çekilmek istediğinizi veya o deneyime karşı fiziksel ve duygusal sınırlarınızı güçlendirmek istediğinizi gösterir. Kurt Özgürlüğü simgeleyen güç hayvanı Kurt güç hayvanı, içgüdülerin yönlendirdiği özgür ve güçlü bir yaşama olan iştahı simgeler. Hayatınızın rehberi olarak karşınıza bir kurdun çıkması, günübirlik çabalarınızdaki tutkuyu geri getirebilmeniz için hayatınızı daha özgürce yaşamanız gerektiğine dair bir çağrı anlamına gelir. Kurtlar kolayca evcilleştirilemeyen vahşi hayvanlardır ve ruh rehberi olarak belirdiklerinde, kendinizin gerçek ve güvenilir ifadesini bulmanız konusunda sizi davet eder. Kurt, ruhunuzu canlı tutmaya devam etmenizi hatırlatır ve size en uygun yolu bulmak için içgüdülerinize güvenmeniz gerektiğini söyler. Hisleriniz ve içgüdülerinize olan inancı nelerin sarstığına odaklanmalısınız.
Şamancılık veya Kamcılık olarak da bilinen Şamanizm Fr Şamancılık veya Kamcılık olarak da bilinen Şamanizm Fr. chamanisme bir dinden ziyade merkezinde şamanın yer aldığı, kendine has inanç ve ritüelleriyle farklı formları bulunan vecde dayalı bir yöntemdir. Tunguzca'da "kâhin, sihirbaz" gibi anlamlara gelen, Batılı etnolog ve antropologlarca "rahip, büyücü, hekim veya ruh avcısı" şeklinde tanımlanan şaman kelimesi XVII. yüzyılın ikinci yarısında Rusça'ya geçmiş ve bu yolla yayılarak etnoloji kavramları arasına girmiştir. Tatarca ve Altayca'da şaman karşılığında kam gam kelimesi kullanılır. Eski Uygur yazmalarını ihtiva eden Türkisch Turfan Texte'te, Kutadgu Bilig'de ve Codex Cumanicus'ta geçer. Ayrıca Yakutça'da "oyun", Moğolca'da "böge" veya "bö", Kırgızca ve Kazakça'da "baksı/bahşı, karamurt, darger", Samoyed dilinde "tadıbey" şeklinde yer alır. Kadın şamanlar ise "utagan, udagan, ubakan, utugan" diye adlandırılır. Şaman kelimesinin etimolojisi hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Şamancılığın kökenini Budizm'e dayandıran ve güneyde ortaya çıkıp Kuzey Asya'ya yayıldığını söyleyen araştırmacılara göre şaman kelimesi Sanskritçe'de "dilenci-rahip" veya "Budist rahip" karşılığındaki sramana/çramana, Pali dilindeki biçimiyle samana kelimesinden Çince'ye şamen bilge kişi biçiminde geçmiş, Mançu-Tunguzca'da şaman/haman şeklini almıştır. Arapça'da Budizm'i ifade etmek için kullanılan "şeümeniyye" kelimesinin de buradan geldiği kabul edilmiştir bk. SÜMENİYYE. Mircea Eliade ise XIX. yüzyılda şarkiyatçıların büyük bir kısmı tarafından kabul gören bu görüşün, daha sonra çeşitli araştırmacılar tarafından şamanın Tunguzca bir kelime olduğu ve "sramana" kelimesiyle bir ilgisinin bulunmadığı ileri sürülerek reddedildiğini belirtir. Fakat daha sonraki bir grup araştırmacı, bu ilk görüşü tekrar öne çıkarmak suretiyle Orta Asya'daki Türk toplulukları tarafından benimsenen şaman inancının Lamacılık diye bilinen Budist inancın bu bölgelere yayılmasıyla ortaya çıktığını söyleyip şaman kelimesinin Budist kökenle bağlantısını ispatlamaya çalışmıştır. Buna karşılık Eliade, söz konusu Budist etkiyi ve etimolojik bağlantıyı kabul etmekle birlikte şaman kültünün Budizm'i önceleyen ve Orta Asya coğrafyasını aşan varlığına dikkat çekmiştir. Kamçatka yarımadasından başlayarak bütün Kuzey ve Orta Asya, Kuzey Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika, Kore ve Japonya'yı içine alan geniş bir coğrafyada çok eski çağlardan beri uygulanan çeşitli tekniklerin ortak adı olan Şamanizm'in farklı tanımları yapılmıştır. Genellikle Ural-Altay halklarıyla ilişkilendirilen Şamanizm, evrimci teoriler doğrultusunda bilhassa Rus ve İskandinav araştırmacıları S. A. Tokarev, L. P. Potapov, J. Stadling, I. Paulson, A. Hultkrantz tarafından "animizmin bir sonraki aşaması, tabiatın kişileştirilmesini esas alan, düalist ruh ve dünya görüşüne dayalı bir inanç sistemi" olarak tarif etmiştir. Özellikle Sibirya Şamanizmi'ne yönelik yeni bir teori geliştiren R. N. Hamayon ise Şamanizm'i av ile avcı ilişkisine atıfla açıklamıştır. Ona göre şaman âyininin temelinde ruhlar tarafından canlandırılmış hayvan vücutlarını takdis ederek insanın ava müdahalesini gerçekleştirme vardır. Şamanların âyin sırasında geyikler gibi bağırması, onların çiftleşme anında yaptıkları gibi sıçraması bu prensiple alâkalıdır. Eliade ise Şamanizm'in mistik doğasını ortaya koymak suretiyle onu en eski vecd tekniklerinden biri, şamanı da bir ruh uzmanı ve vecd ustası diye nitelemiştir. Eliade'e göre Arktika, Sibirya ve Orta Asya kültürlerinde birbirinden farklı iki alan mevcuttur. Bunlardan biri göktanrı ekseninde oluşmuş dinî alan, diğeri vecd deneyimi ve sihirden oluşan Şamanizm'dir. Eski Türkler'deki din ve sihir alanlarına yönelik benzer bir ayırım Ziya Gökalp tarafından Toyonizm ve Şamanizm şeklinde yapılmıştır. Hikmet Tanyu ise Toyonizm'in Budizm karşılığında kullanıldığını, Şamanizm'in de birbiriyle alâkasız inançlar için yanlış bir adlandırma olduğunu ileri sürmek suretiyle Eski Türkler'in tek tanrı inancını benimsediğini ispatlamaya çalışmıştır. Öte yandan M. Fuad Köprülü Şamanizm'i bir din olarak kabul etmiş, Orta Asya Türk-Moğol Şamanizmi'nin Yesevî, Rifâî, Kalenderî, Haydarî, Bektaşî ve Torlakî gibi İslâm tarikatları üzerinde etkili olduğunu belirtmiştir. Irene Melikoff da Anadolu Alevîliği'nde yer alan kırklar semahını doğrudan Şamanizm'e bağlamış, Alevîlik içinde birçok şamanî unsurun bulunduğuna dikkat çekmiştir. Modern araştırmacılar Şamanizm'i Arktika ve Güney Sibirya'da uygulandığı biçimiyle geleneksel Şamanizm, kuzeydeki göçebe Türk toplulukları ile Orta Asya yerleşik toplumlarının bir tür inanç sentezi olan İslâmlaştırılmış Şamanizm Baksılık ve günümüzde bir grup Batılı tarafından tekrar uygulanmaya başlandığı şekliyle Yeni Şamanizm olmak üzere üç gruba ayırır. Şamanizm'in temelini ruhlara yönelik inanç oluşturur. Şamanların görevleri bölgeden bölgeye değişmekle birlikte genelde ruhlar/tanrılar âlemiyle irtibat kurmak suretiyle insanları kötü ruhların etkisinden korumak ya da kurtarmaktır. Şamanî halkların çeşitli kültürlere mensup olması sebebiyle şamanî kozmolojide tam bir görüş birliği yoktur. Genellikle kâinat gök yukarı dünya, yeryüzü orta dünya ve yer altı aşağı dünya diye üç kısma ayrılır. Gökte Altaylar'ca Bay Ülgen, Yakutlar'ca Ürün Aar Toyon diye isimlendirilen iyilik tanrısı ve ona bağlı iyi ruhlar aru tös, yeryüzünde insanlar, yer altında ise kötülük tanrısı Erlik Han ve ona bağlı kötü ruhlar kara neme / tös bulunur. Ülgen evrenin yaratıcısı olan ruhtur, ancak göktanrıdan farklıdır. İlkbahar, yaz ve sonbahar âyinlerinde Ülgen için beyaz bir kısrak kurban etme âdeti vardır. Ülgen'in yedi oğlu, dokuz kızı ve birtakım yardımcı ruhlarının bulunduğuna ve göğün her bir katına oğullarından birinin yerleştirildiğine inanılır. Altaylılar'da her boy Ülgen'in oğullarından birini kendi boyunun koruyucusu kabul eder. Yakutlar'a göre de Ürün Aar Toyon'un maiyetinde çeşitli tabiat olaylarını idare eden yedi ilâh vardır. Bu tanrı veya ruhların sayısı, yerleri, adları ve görevleri topluluklara göre değişmektedir. Altaylılar'a göre yer altında yaşayan kötü ruhların başında Erlik Han bulunur. Yakutlar'da bu Arsan Duoloy diye bilinir. Erlik sırf kendisine hürmet edilip kurbanlar kesilmesi için insanlara hastalık bulaştırır. Ayrıca ip gibi olan insan ruhunu alıp yerin en alt katına götürür. Orada ruhu sorguya çektikten sonra kendi emrinde kullanır. Şaman Erlik'in elinden ruhu kurtarmak için yedi engeli putak aşmak zorundadır. Erlik'in yedi veya dokuz oğlu ve kızı vardır. Bunlar yer altı ve yer üstündeki bütün kötü ruhları idare eder, yer altına inen şamanı yönlendirmeye çalışır. Erlik'e at kurban edilmez, çocuklarına ise ancak zayıf ve sakat hayvanlar kurban edilebilir. Yer altında yaşayan ruhlardan biri de Altaylılar'ın "üzüt" veya "aza" adını verdikleri ölüm ruhlarıdır. Şamanlardan başkasının göremediği üzüt ölünün kırkı çıkıncaya kadar evlere girmeye çalışır. Bunlar genellikle kasırga içinde bulunur. Altaylılar'ın "körmözler"i de ölü ruhlarıdır. İnsanların ruhlarını çalarak onların hastalanmasına sebep olurlar. Yakutlar'da bu ruhlara "abası" veya "yör" adı verilir. Bu ruhlar şaman hastalığı diye adlandırılan "menerik"e de sebep olur. Altaylılar'a göre Erlik yeryüzüne gönderdiği "aldaçılar"la insanların ruhunu alır. Ölüm halinde ruh bir kuş gibi uçup gider. Ölen kimsenin ruhunun bir yıl süreyle evlere tekrar dönebileceği inancı yaygındır. Türk toplulukları ayrıca "ıduk yir-sub" diye adlandırılan yer-su ruhlarına inanır. Hemen her yerin bir sahibi iye vardır. Yeryüzünde bir iş yapılacağı zaman o yerin sahibinden izin almak gerekir ve bu izin ancak o yerin sahibine kurban sunmakla olur. Türk topluluklarında bütün vatanın kutsallaştırılması bu inançla bağlantılıdır. Bu iyi ve kötü ruhlar aynı zamanda doğum ve ölümle ilişkilendirilir. Altaylılar'a göre insanın "kut" diye isimlendirilen ruhu gökte bulunur. Ülgen çocuğun doğması için oğlu Yayık'a emir verir. O da ikamet ettiği beşinci kat gökten Yayuçi'ye babasının emrini tebliğ eder. Yayuçi gökteki Süt Ak Göl'den Cennet gölü canı alarak çocuğun doğmasını sağlar. Yakutlar'a göre çocuğun ruhu bir kuş şeklinde gökten iner. Yakutlar gökte oturan Ayısıt Kotun Hatun adlı bir doğum tanrıçasından da bahseder. Orhon yazıtlarında geçen Umay Ana ise çocukları koruyan bir tanrıça gibi gözükmektedir. Doğumla ilgili ruhlardan biri de "albastı, algelini, alkarısı" gibi adlarla anılan ruhtur. Bu ruh doğumun ardından lohusa kadınlara musallat olarak onların ölümüne sebep olur bk. ALKARISI. Şamanî topluluklarda bütün tabiat olayları birtakım ruhlarla ilişkili görülür. Gök gürlediği zaman göğe ok atmak, yıldırım çarpması sonucu ölen kişiler için âyinler düzenlemek, baharda ilk gök gürlemesiyle birlikte dağlara çıkıp dört bir yana süt serpmek hep ruhlarla ilişkilendirilmiştir. Tabiat ruhları ateşte, evlerde ev iyesi, ormanlarda, dar geçitlerde ve yollarda bulunur. Genel olarak "iye/eye" diye isimlendirilen bu ruhlara, özellikle de orman ruhlarına ağaçlara bağlanan bez parçaları ve hayvan kürkleri şeklinde kurban sunma geleneği mevcuttur. Sibirya bölgesindeki dağ başlarında sıkça rastlanan ve "obo" adı verilen taş yığınları, oradan geçen yolcuların yolculukları süresince kazaya uğramamaları için o yerin sahibine sundukları bir tür kurbandır. Bu karmaşık ruh inancı doğrultusunda şamana ruhlarla bağlantıya girerek birtakım zorlukları aşmak, hastaları iyileştirmek, kayıp eşyaları ya da bunları çalanları bulmak, yağmur ve dolu yağdırmak, rüzgâr estirmek, ölü ruhunu öbür dünyaya göndermek, avda şanssızlığı gidermek gibi sebeplerle başvurulur. Şaman görevini yerine getirirken ya ruhu bedeninden ayrılarak başka bir dünyaya gider veya ruhlar şamanın içine girip ona ilham verir. Şamanın doğum, evlenme, ölüm ve defin törenlerinde fonksiyonu yoktur. Ancak zor geçen bir doğumu kolaylaştırmak için göreve çağrılabilir. Şamanların tedavi ettiği hastalıklar arasında mide hastalıkları, romatizma, sinir hastalıkları, frengi vb. vardır. Şaman bu hastalıkların hangi ruhtan ya da cinden körmöz kaynaklandığını bulup sahibine gösterir, hasta böylece iyileşmiş olur. Şamanlar, ruhlarla ilişkiye girme ve onları insanların lehine yönlendirme şeklindeki görevlerini yerine getirirken birtakım yardımcı ruhlara başvurur. Bu ruhlar ayı, kurt, sığır, tavşan gibi memeli hayvanların ruhlarından olabileceği gibi kaz, baykuş, kartal türünden kuşların ruhları da olabilir. Bu sebeple şamanlar çeşitli hayvanların kılığına girerek seyahat eder. Ölmüş kahramanların ruhları, ocak, orman ve yer-su ruhları da yardımcı ruhlardan kabul edilir. Şamanların gücünün bu yardımcı ruhların gücüyle orantılı olduğuna inanılır. Ölmüş şamanların töz adı verilen ruhları başta olmak üzere yardımcı ruhlar âyin sırasında şamanın içine girmek ve bilincini kontrol etmek suretiyle ona yol gösterir. Yardımcı ruhların görevleri şamanın yapacağı âyin türüne göre değişir. Bu ruhlar şamana bazan sadece ilham verir. Altaylılar yardımcı ruhların şamanın içine girmeyip onu yalnız dışarıdan desteklediğine inanır. Tunguzlar'da ise ruh şamanın içine girerek ona yeni bir karakter kazandırır. Meselâ acı duymayan bir ruh şamanın içine girdiğinde şaman vücudunu keskin bir aletle yaralar ve acı duymaz. Ancak gerçek şamanlar bu tür şeyler yapmaz. Büyük şamanların on, küçük şamanların bir veya iki yardımcı ruhu bulunur. Güçlü bir şaman diğer bir şamanın ruhunu ele geçirip kendine hizmet ettirebilir. Yakutlar yardımcı ruha "iye kıl" veya "emeget" adını verirler. Bu, ruhun eşi veya hayvanda tecessüm eden canıdır. Ruh öldüğünde şaman da ölür. Yakut ve Dolganlar'da görüldüğü üzere genellikle şamanlık âyini dört aşamadan oluşur Yardımcı ruhların çağrılması, hastalığın sebebinin bulunması, tehdit, gürültü vb. şeylerle kötü ruhların kovulması, şamanın göğe yükselişi. Şamanlığın ruhanî tayin, kendiliğinden seçim ya da kalıtsal yolla elde edildiği kabul edilir. Şaman olabilmek için özel kabiliyet ve eğitim gereklidir. Sibirya ve Altaylı topluluklarına göre Şamanlık aileden intikal eder; bayılma, sinir krizi ve astım nöbetleri şeklinde kendini gösterir. Bu esnada şaman adayı kendinden geçerek vecd haline girer. Bu sebeple eski Rus bilim adamlarının çoğu şamanları yarı deli insanlar olarak nitelemiş, bazan da bu kişileri insanların dinî duygularını istismar eden şarlatanlar diye görmüşlerdir. Yakutlar'da şaman hastalığına tutulan kişi ancak şaman olmak suretiyle bu hastalıktan kurtulabilir. Kendisine Şamanlık verilen kişi Şamanlığı kabul etmezse delirir ya da ölür. Kutup bölgelerinde görülen bu şaman hastalığının bölgenin iklim yapısıyla doğrudan ilişkisinin bulunduğu da kabul edilmektedir. Şamanlık yapmaya yetenekli kişi tecrübeli bir şaman tarafından eğitilir. Şaman, gökyüzüne çıkarken ve yer altı dünyasına inerken hangi yöntemleri kullanacağını tecrübeli şamanlar veya onların şaman adayına kılavuzluk etmesi için görevlendirdiği yardımcı ruh vasıtasıyla öğrenir. Bu ruh şaman adayına her zaman yardımcı olur. Yakutlar'da şamanlar muhatap oldukları ruhların tabiatına göre ak ve kara diye ikiye ayrılır. Ak göğün, kara yerin rengidir. Kadınlar temiz kabul edilmedikleri için ancak kara şaman olabilirler. Buryatlar'da ak şamanların elbiseleri beyaz, kara şamanlarınki mavi renklidir. Ak şaman ölünce cesedi yakılıp külleri beyaz bir torbaya, kara şamanın yakılan cesedinin külleri ise kara bir torbaya konulur. Hakaslar kam ölünce onu bir ağaç kovuğuna koyar ve bir ağaç parçası ile kovuğun ağzını kapatırlar. Birçok araştırmacı ak ve kara Şamanlığın başlangıçta bulunmadığını, daha sonra çeşitli kültürlerin etkisiyle ortaya çıktığını, buna rağmen ak Şamanlığın asıl Şamanlık, aile reisinin de ak şamanın prototipi olduğunu kabul eder. Yakutlar ise şamanları ak ve kara dışında halk içinde gördükleri itibara göre büyük şaman ulahan oyun, orta şaman ortu oyun ve küçük şaman kenniki oyun şeklinde üç gruba ayırır. Geleneksel Şamanizm'de şaman kıyafeti eski önemini yitirmiş olmakla birlikte genelde cübbe veya hırkaya benzer bir üstlük manyak, hayvan derisinden yapılmış bir göğüslük, çeşitli kuş puhu, ağaçkakan vb. tüylerinin takıldığı kırmızı renkli bir başlık, eldiven ve yüksek konçlu ayakkabıdan oluşur. Ayrıca şamanın belinde kırmızı renkli bir kuşak, kuşağa bağlı olarak ay ve güneşi sembolize eden iki demir levha ile yılanları sembolize eden mavi boncuklar yer alır. Altaylılar'da şaman elbisesi bütünüyle tasvir ettiği hayvanı andırır ve şamanlar kendilerini o hayvanla özdeşleştirir. Ülgen başta olmak üzere iyi ruhlar için âyin yapan şamanlar cübbe giymezken Erlik ve ona bağlı kötü ruhlar için âyin yapan şamanlar mutlaka cübbe giymek zorundadır. Şaman başlığı ise daha ziyade iyi ruhlar için yapılan törenlerde giyilir. Şaman elbisesi şamanın kendini kötü ruhlardan koruyan bir zırh görevi yapar. Âyin sırasında şamanın taktığı boynuzlar da kötü ruhları ürkütmek içindir. Erkek ve kadın şaman kıyafetleri arasında kadınlarınkinin daha süslü olması dışında fark yoktur. Toplam 600 parçadan oluşan bu kıyafeti şaman ailesine mensup temiz, lekesiz kadınlar diker. Şaman, cübbesinin tamamlanmasının ardından elbiseyi ruhların onayına sunar. Eğer ruhlar cübbede bir değişiklik isterse şaman bu istekler doğrultusunda değişiklik yapar. Altaylılar'da şamanın elbisesi deriden bir çanta içerisinde çadırın uzak bir köşesinde saklanır. Eskimiş olan elbise ormanda bir ağaca asılır. Şaman öldüğü zaman elbisesi mezarının yanı başına konulur. Her yeni şaman için yeni elbise yaptırmak gerekir. Şaman elbiselerinde farklılaşma, çeşitli ruh ve varlıkları temsil etmek üzere elbise üstüne dikilen/takılan parçalarda göze çarpmaktadır. Modern anlamda kendilerini şaman ilân eden kimselerin elbiselerinde bu nesneler daha modern hale getirilmiştir. Yine geleneksel Şamanizm'de şamanların kullandığı temel enstrüman "çaluu" ve "tüngür" denilen davul ve deftir. Davul şamanın mesleğe davetinden sonra ata ruhlarının verdiği ilham üzerine yapılır. Yuvarlak ve oval biçimde olan davulun kasnağı kayın veya sedir ağacındandır. Davul yapımında kullanılan ağacın temiz, insan elinin değmediği ıssız yerlerdeki ağaçlardan seçilmesine özen gösterilir. Davulun derisi dağ keçisi ya da geyik derisindendir. Davul yapıldıktan sonra şaman tarafından kutsanır. Şamanın biri asıl, diğeri yedek olmak üzere iki davulu bulunur. Şaman ölünce davulu parçalanarak mezarının yanına konur. Altaylılar'da davulun sapının yapıldığı ağaç davulun asıl sahibi olan ölmüş bir şamanı, sapın üzerine işlenen çeşitli şekillerse onu kullanan şamanı temsil eder. Davulun iç ve dış yüzeyinde bulunan resimler şamanî dünya görüşüyle doğrudan ilişkilidir. Davulun derisi üzerinde ay ve güneş resminin yanı sıra şafakla tan vaktini temsil eden iki küçük daire ve yıldızları gösteren noktalar, ayrıca Ülgen'in kızlarını tasvir eden resimlerle kuş, geyik, ağaç gibi şekiller bulunur. Altaylılar'da davulda at resmi de vardır. Şamanın davulu çalarken atının üzerinde göğe çıktığına inanılır. Bazan şamanın davulu doğrudan at sayılır. Bundan dolayı özellikle Yakutlar'da şaman davulu at derisinden yapılır. Ayrıca şaman davulunun derisi hangi hayvandan yapılmışsa davula o hayvanın adı verilir. Şaman davulları Altaylılar'dan Türkistan'a gelirken tuğ ve kopuzla yer değiştirmiştir. Davul da şaman elbisesi gibi ruhları korkutmak amacıyla kullanılır. Âyin sırasında şaman yardımcı ruhlarını davulun iç kısmında toplar. Davulun işlevini belirleyen müziğin büyüsüdür. Davulu olmayan şamanlar davul yerine bir tür binek hayvanı kabul ettikleri asâyı kullanırlar. Lapon şamanları davulu falcılıkta da kullanır, fakat Altaylılar'da bu uygulama söz konusu değildir. Şamanların kullandığı ayna ise ruhların yerinin belirlenmesi ve şamanın dünyayı görmesini sağlar. Güney Altaylılar'da "orbu, tokıga" diye adlandırılan davul tokmağı taze kayın ağacından yapılır. Tokmağın ucu sesin tiz çıkmasını önlemek için deriyle kaplanır. Kuzey Altaylılar'da tokmak yerine bazan tavşan veya geyik ayağı kullanılır. Davulun tokmağının değişik biçimlerde hazırlandığı da olur. Altaylılar'da davul tokmağına kamçı da denir. Orta Asya Şamanizmi'nde, diğer adıyla Baksılık'ta şamanlara ait özel bir kıyafet yoktur, fakat burada da temel ritüel enstrümanı müzik aletleridir. Bunlar göçebe topluluklar olan Kazak, Kırgız, Türkmen ve Karakalpaklar'da kobuz/kobız, domra, dütar ve gıcaktır. Bu enstrümanların kökenini kendisinin de bir şaman olduğuna inanılan Dede Korkut'un kopuzu meydana getirir. Kopuz üzerine başta muska olmak üzere küçük ziller ve çeşitli ses çıkaran nesneler bağlanır. Kırgız ve Kazak şamanları ruhları kopuzla çağırır ve kovarlar. Orta Asya'nın yerleşik halkı kabul edilen Özbek ve Tacikler'in şamanları ise davul ve def kullanır. Özbek davulunun üzerine kurban kanı ile şekiller çizilir. Deri üzerine çizilen ağaç dalları dünya ağacını sembolize eder. Türkmenler dütar üzerine bez bağlar. Beyaz bez erkek, kırmızı bez dişi ruhlar içindir. Altaylılar'da şaman kam sadece Ülgen'e kurban sunmak için göğe çıkar. Bu yolculuk üç gün sürer. Şaman göğe çıkmadan önce hazırlıklar yapar, bu hazırlığa akşam başlanır. Tören alanı ıssız bir ormanda kurulan çadırdır. Şaman önce sürüden kurbanlık bir at seçer, seçilen atı Ülgen'in onayına sunar, kurban beğenilirse hemen o akşam kesilir. Ertesi gün âyine devam edilir. Şaman def içine topladığı ruhlarla yolculuğa çıkar. Kurban göğün en üst katında bulunan Ülgen'e sunulur. Bu olayın ardından şaman bayılarak yere yığılır. Törenin üçüncü gününde saçı yapılır, eğlence düzenlenir. Şaman bu seyahatte karşılaştığı ilginç olayları çadırda bulunan kişilere anlatır. Şamanın seyahati göğe doğru olduğu gibi yer altına doğru da olabilir. Kötü ruhlar yakaladıkları ruhları yer altına götürdükleri için şaman bu ruhları kurtarmak amacıyla yer altı dünyasının hâkimi Erlik'le de muhatap olmak zorundadır. Şaman için bu karşılaşma anı oldukça güçtür. Bu sırada şaman büyük bir cezbe halinde kendini kaybeder. Yeryüzüne dönerken Erlik tarafından hapsedilen ruhu yeryüzüne çıkarır. Bu âyinden sonra ayılan şaman orada bulunanları selâmlar ayrıca bk. ÂYİN. Kazak, Kırgız, Türkmen ve Karakalpaklar'ın baksıları şamanları çoğunlukla erkeklerden oluşur. Bunlar âyinlerine kopuz, dombra, dütar, gıcak çalarak başlar. İslâmî etkiyle ruhların yerini alan cinlere sunulan kurbanın eti âyinde hazır bulunanlara dağıtılır ve kokusu cinlere gider. Baksı yardımcı ruhları gelince âyine başlar. Tacik ve Özbek baksılarının çoğunluğunu ise kadınlar oluşturur. Bu kadınlar genellikle koruyucu ruhları izin vermediği için evlenemez. Âyinlerini gündüz yaparlar. Besmele ve evliyalara dualarla tambur ve def eşliğinde başlanan âyinler sırasında ayna ve içinde pamuk parçacıkları bulunan su kâsesi kullanılır. Ruhlara un ve undan yapılmış yiyeceklerle boynuzlu küçükbaş hayvan veya piliç kurban edilir. Âyin sırasında baksı hastanın kafasını veya vücudunun büyük bir bölümünü beyaz bir bezle örter ve hastanın üzerine kurban kanı ile karıştırılmış bir yağ serper. Ardından kötü ruhların kötülük yapma yeteneklerine göre onların zararlarını önlemek amacıyla ip üzerine düğümler atıp cinleri etkisiz duruma getirir. Yeni Şamanizm Neo-Chamanisme. Günümüzde Avrupa ve Amerika'da ortaya çıkan bu hareketin temelini Avrasya Şamanizmi oluşturur. Hamayon, üç asır önce Avrasya'ya gelen hıristiyan misyonerler tarafından tüccar ve seyyahlar yoluyla Kuzey Asya steplerinden Batı'ya aktarılan Şamanlığın önceleri şeytanla özdeşleştirildiğine, ardından hekimlikle ilişkilendirildiğine ve son gelinen noktada ise idealleştirildiğine dikkat çekmektedir. Bilhassa Aydınlanma dönemi bilginlerinin çoğuna göre şamanlar yok edilmesi gereken şarlatanlar, Şamanlık da akıl dışı davranışın bir modelidir. Buna karşı J. Herder, W. von Goethe ve V. Hugo gibi bazı yazarlar şamanı "dinî duyguları terennüm eden bir virtüoz" diye tanımlamıştır. Eliade'ın Le chamanisme et les techniques archaïques de l'extase adlı eserinin yayımlanmasının ardından Paris 1951 Şamanizm Batı'da yeniden değerlendirilmiş, 1960'tan sonra özellikle Kuzey Amerika'da Şamanizm'le ilgili yeni bir dönem başlamıştır. Buna paralel olarak Yeni Şamanizm ya da Şehir Şamanizmi chamanisme urbain diye adlandırılan yeni bir anlayış ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Carlos Castaneda'nın çalışmaları önemlidir. Castaneda, Şamanizm'e Eliade'in akademik bakış açısından farklı bir anlayış getirmiştir. Buna göre Şamanizm, taraftarlarına özgürlük kazandırma, kötü ruhların yokluğunu kabul etme gibi esaslara dayanmaktadır. Herkes kendinin şamanı olmalıdır düşüncesi üzerine kurulan Yeni Şamanizm, tutarlı bir hareket olmayıp farklı semantiği ve sayısız fraksiyonları ile karmaşık bir fenomendir. Yeni Şamanizm hareketinde Eliade ile Castaneda'nın fikirlerinin bir sentezini yapmaya çalışan, Foundation for the Shamanic Studies'in FSS kurucusu olan ve Michel J. Harner ile Dream Change Coalition DCC organizasyonunu oluşturan John Perkins ve Bernardo Peixoto'yu da zikretmek gerekir. Yeni şamanistler arasında ayrıca Yeniçağ New Age akımına bağlı gruplar, çevreciler, feministler ve yeniden tabiata dönmeyi hedefleyen gruplar yer alır. Bu anlamda Yeni Şamanizm, postmodern felsefe doğrultusunda içinden çıktığı gelişmiş endüstri toplumlarına dogmaları, kurumları, ibadetleri olmayan, herkesin kendi mitini yaratabileceği bir din sunmayı TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
şaman davulu ne ise yarar