🐍 Iftarlık Gazoz Son Sahne Müziği
Sahneve Performans Sanatları New Orleans kültürü ve müziği. Podcast. Petrol ve maden aramalarına son. 13 Temmuz. Ahmet İnsel
Kocaeli Üniversitesi. Devlet Konservatuvarı. Şht. Ast. Ömer HALİSDEMİR Yerleşkesi. Yaylacık Mah. Mert İnan Sk. No:80. 41140 Kullar/Başiskele/KOCAELİ. +90 (262) 349 26 00. +90 (262) 349 26 03.
09May.2017 - 15 tatilde Denizli'ye gittiğimde İftarlık Gazoz'u izleme fırsatı buldum. Adıyaman'da bulunan sinema hakkında çok olumsuz duyumlar alınca burda yeni çıkan filmleri izlememiz pek mümkün olmuyor ne yazık ki.Durum böyle olunca kısacık bir tatile bir çok planı sığdırmak zorunda kaldık.Bunun yanına da 2 tane yeni çıkan filmi izleme aktivitemizi sığdırdık
Eşimile sinemaya gidelim diyerek, hangi filmi izleyecegimize karar vermemistik. Son saniye bilet alırken, iftarlik gazoz u seçtik. Beklentim yoktu, sıradan bir film olarak izlemeye hazırlamıştım. Her sahne beni bitirdi, her sahne ayrı ayrı toplumsal,siyasal, manevi gibi nasıl anlatılır ki, ok gibi mesaj iletiyordu bana.
İftarlıkgazoz filminde iki sahne neden çekilmedi. AKP'nin hedefinde o film var. İletişim. Haber Merkezi: 0 216 449 32 00 Faks: 0 216 449 32 00 Mail: info@odatv.com.
Karadenizyöresinde yaptığı derlemeleri 1988 yılında Suların Horon Yeri isimli albümünde toplayarak, çalışmalara başlamıştır. Daha sonra kendi bestelerini Evrensel Müzik formlarıyla buluşturup, özgün bir yapıda yeni bir tarz yaratan Volkan Konak, ikinci albümü Efulim’ i 1991-1992 yılında yaptı.
TikTokta iftarlık gazoz ile ilgili kısa videoları keşfedin. Takip edilen içerik üreticilerinin popüler içeriğini izleyin: 🎬diziler ve filimler 🎬(@film.replikler.06), Dizifilmreplikleri(@dizifilmreplikleri10), Aydın Turan(@aydnturan), SEDEF KILIÇ (@sedef.klc), amettua(@amettua) . Etiketlerden en son videoları keşfedin: #iftarlıkgazoz, #iftarlikgazoz, #iftarımız, #
Hayati Özcan. 10 Mart 2016. Kültür & Sanat. 1,198. Cem Yılmaz’ın oynadığı İftarlık Gazoz filmi beni eskilere, çocukluğuma, götürdü. Siyah önlük giydiğimiz ilkokullu yıllar, içine leblebi atıp içtiğimiz gazozlar, topladığımız gazoz kapaklarıyla oynadığımız oyunlar geldi aklıma. Gazoz kapakları benim için
İftarlık gazozun efsane sahnelerinden biri. Teyzenin sesi insanı hayata küstüren cinsten.Olum çocuğum şşşşt gel bura bakeyn
Camide Hocanın Vaaz Verdiği Esnada Osuran Küçük Çocuğa Tepkiler Komik Sahne İzle Sahnesi SON JENERİK . 20,640 görüntüleme. Cem Yılmaz İftarlık
ÜNLÜLER İFTARLIK GAZOZ HAKKINDA NE DEDİLER? Yüksel Aksu'nun yazıp yönettiği, başrolünü Cem Yılmaz ve Berat Efe Parlar'ın paylaştığı İftarlık Gazoz filminin galasına katılan
DondurmamGaymak (2006) ve Entelköy Efeköy’e Karşı (2011) filmlerinin yönetmeni Yüksel Aksu’yla son filmi İftarlık Gazoz hakkında konuştuk. Mahalle kültüründen, arastanın yok oluşuna; Cem Yılmaz’la çalışma serüveninden, Türk komedisinin yaşadığı değişime kadar birçok konuyu konuştuk.
4bSCEIt. Haberler > İftarlık Gazoz Konusu Nedir? İftarlık Gazoz Nerede Çekildi ve Oyuncuları Kimler? - 1712 2016 yılında gösterime giren İftarlık Gazoz filminin senaryosu ve yönetmenliği Yüksel Aksu'ya aittir. Bu akşam Kanal D ekranlarında izleyici ile buluşacak olan İftarlık Gazoz filminin başrolünde ünlü sanatçı Cem Yılmaz ve Berat Efe yer alırken film konusuyla da oldukça etkileyicidir. Peki İftarlık Gazoz konusu nedir? İftarlık Gazoz oyuncuları kimlerdir? Detayları haberimizde sizler için derledik... İftarlık Gazoz Filmi Konusu ve Nerede Çekildi 70'li yılların başında bir Ege kasabasında ailesi ile beraber yaşayan Adem zeki ve başarılı bir öğrencidir. 5. sınıfı bitirir bitirmez yaz tatilini iyi değerlendirmek için ailesine Gazozcu Cibar Kemal Usta ile çalışmak istediğini söyler. Zar zor izin alan Adem gazozcu çırağı olarak Cibar Kemal'in yanında çalışmaya başlar. Ramazan ayının ilk günleridir Adem camide oruç hakkında vaaz eden hocanın dediklerinden etkilenir ve oruç tutmaya karar verir. Küçük yaşta olduğu için ailesi bu duruma izin vermez o da ailesinden gizli oruç tutmaya başlar. Ege'nin yaz sıcağında, bir yandan da gazoz satarken oruç tutmak Adem'i çok yormuştur. Susuzluk ve açlık yüzünden seraplar görmeye başlar. Adem'in yaşadığı bu sorunlar onu bir maceranın içine GAZOZ NEREDE ÇEKİLDİ?İftarlık Gazoz Ege Bölgesi'nin güney illerinde çekildi. Muğla'nın Ula ve Menteşe ilçelerinde çekimleri yapıldı. İftarlık Gazoz Oyuncu Kadrosu Cem Yılmaz - Cibar KemalBerat Efe Parlar - AdemOkan Avcı - Yörük OsmanYılmaz Bayraktar - HasanGreta Fusco - BernaÜmmü Putgül - GülizarYasemin Sannino - Müzik öğretmeni
Yönetmenliğini ve senaristliğini Yüksel Aksu'nun yaptığı İftarlık Gazoz bu akşam Kanal D ekranlarında yayınlanacak. Cem Yılmaz'ın başrolünde yer aldığı İftarlık Gazoz filmi oyuncuları ve konusu nedir? İftarlık Gazoz nerede çekildi? İftarlık Gazoz konusu nedir? İftarlık Gazoz oyuncuları kimler? İşte detaylar haberimizde…İFTARLIK GAZOZ KONUSU NEDİR?70'li yılların başında bir Ege kasabasında ailesi ile beraber yaşayan Adem zeki ve başarılı bir öğrencidir. 5. sınıfı bitirir bitirmez yaz tatilini iyi değerlendirmek için ailesine Gazozcu Cibar Kemal Usta ile çalışmak istediğini söyler. Zar zor izin alan Adem gazozcu çırağı olarak Cibar Kemal'in yanında çalışmaya başlar. Ramazan ayının ilk günleridir Adem camide oruç hakkında vaaz eden hocanın dediklerinden etkilenir ve oruç tutmaya karar verir. Küçük yaşta olduğu için ailesi bu duruma izin vermez o da ailesinden gizli oruç tutmaya başlar. Ege'nin yaz sıcağında, bir yandan da gazoz satarken oruç tutmak Adem'i çok yormuştur. Susuzluk ve açlık yüzünden seraplar görmeye başlar. Adem'in yaşadığı bu sorunlar onu bir maceranın içine GAZOZ KÜNYESİ İftarlık Gazoz, yönetmenliğini ve senaristliğini Yüksel Aksu'nun yaptığı, baş rollerde Cem Yılmaz ve Berat Efe Parlar'ın rol aldığı 2016 yapımı komedi türündeki sinema filmi. Filmin galası 28 Ocak 2016 tarihinde Kanyon AVM'de yapıldı. Film 29 Ocak 2016 tarihinde vizyona girdi. Film 5 hafta boyunca 307 farklı sinema salonunda gösterime girmiştir. Toplam izleyiciyle TL hasılat GAZOZ OYUNCULARI KİMLERDİR? Cem Yılmaz - Cibar KemalBerat Efe Parlar - AdemOkan Avcı - Yörük OsmanYılmaz Bayraktar - HasanGreta Fusco - BernaÜmmü Putgül - GülizarYasemin Sannino - Müzik öğretmeniÖDÜLLER21. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu Komedi Cem Yılmaz, Ekrem Bora Umut Veren Oyuncu Ödülü Berat Efe ParlakİFTARLIK GAZOZ NEREDE ÇEKİLDİ?İftarlık Gazoz filmi, Muğla'nın Ula ve Menteşe ilçelerinde çekimleri gerçekleştirildi. Yönetmen Yüksel Aksu, çocukluğunun geçtiği Ege yöresinin 1970'li yıllarını anlatıyor. Plaj sahneleri için de caretta caretta kaplumbağalarıyla ünlü İztuzu Plajı mesken olarak seçildi. Sadri Alışık Cem Yılmaz Muğla Gündem Güncel Haberler
14 Ocak 2016 Tarihinde Yayınlandı. Sizlere bu yazımızda İftarlık Gazoz hakkında olan teknik bilgiyi ve İftarlık Gazoz hakkında olan film yorumumuzu paylaşacağız. Fragman Bu Filmi İzlemek İçin Tıklayın Teknik Bilgi Vizyon Tarihi 29 Ocak 2016 Yönetmen Yüksel Aksu Oyuncular Berat Efe Parlar , Cem Yılmaz , Greta Fusco , Macit Koper , Okan Avcı , Ummu Putgul , Yılmaz Bayraktar Tür Komedi Yapım Yılı - Yeri 2016 - Türkiye IMDB Tanıtım Filmde ilk olarak 1970 yılları ele alınmış. O zamanlar çalışkan ve zeki olan Adem adlı bir karakter var. 5. sınıfı henüz yeni bitiren Adem, yaz tatilini boşa geçirmek istemez ve mahallesinde bulunan Gazozcu Cibar Kemal'in dükkanında çalışmak istediğini ailesine söyler. Ailesi buna karşılık gelir ama Adem zorda olsa izin alıp gazozcu da çalışmaya başlar. Adem'in ailesi Adem'in oruç tutmasına küçük olduğu için izin vermez fakat Adem yine de hem çalışıp hem de orucunu tutar. Susuzluk ve açlık Adem'i bir hayli yorar! Bitmek bilmeyen uzun oruç günleriyle beraber Adem yeni bir maceraya atlar. Bu filmin yönetmenliğinde Yüksel Aksu rol alıyor. Yazar Yorumu Cem Yılmaz'dan bir film daha! Komedi içeriğine sahip olan bu filmde Cem Yılmaz başrolde ve tüm izleyicilerini kahkaha tufanına sürüklüyor! Ne diyelim, izleyin ve görün. Adem'in yaşadıkları ve ustasının yaptıkları! Film gayet güzel yani fragmanından anladığımız kadarıyla gayet başarılı ve akıcı bir film olmuş. İzlemenizi tavsiye ederiz, 29 Ocak 2016 tarihinde tüm sinemalarda iftarlık gazoz'u izleyebilirsiniz. Cem Yılmaz'ın aile komedisi tadında yaptığı bu film oldukça keyifli ve eğlenceli olmuş. Arada sırada olsa da böyle filmlerin ortaya çıkıyor olması beni mutlu film için olan editör puanım 10 üzerinden Filmden Kareler İftarlık Oylaması 4 Oylar Etiketler İftarlık Gazozİftarlık Gazoz cem yılmazİftarlık Gazoz film eleştirileriİftarlık Gazoz film yorumuİftarlık Gazoz filmi nasılİftarlık Gazoz fragmanıİftarlık Gazoz güzel miİftarlık Gazoz iyi miİftarlık Gazoz izlenir miİftarlık Gazoz ne zamanİftarlık Gazoz oyuncuları
Bu hafta vizyona giren İftarlık Gazoz filminin yönetmeni Yüksel Aksu Cem Yılmaz’ın başarısını öve öve bitiremedi. Cem Yılmaz’ın karakterini oluşturmakta çok etkili olduğunu söyledi. Filmin çocuk oyuncusu Berat Efe Parlak ile annesini oynayan Ümmü Putgüm ise filmin çekimlerindeki yakınlaşmalarını anlattılar… Yüksel Aksu Ege’de çektiği filmler ile Türk sinemasına yeni bir soluk getirdi. Son filmi İftarlık Gazoz’da başrollerden birini Cem Yılmaz’a vererek de sürpriz yaptı. Yüksel Aksu’yu tanıyanlar bilir biraz dilinin kemiği yoktur. Onun için filmleri gibi röportajları da keyiflidir. Bize neler söylemedi ki, performansından çok memnun olduğu Cem Yılmaz için “Bir tür sahne hayvanı”, filmin dramatik finali için “Çağan Irmak’ı kıskanıyorum, Babam ve Oğlum ile benzeştiriyorlar” kısacası döktürdü Aksu. Berat Efe Parlak ile onun annesini canlandıran Ümmü Putgüm ise çekimler sırasında birbirlerine nasıl ısındıklarını ve anne oğul ilişkisini sadece oynamayıp içten hissettiklerini belirttiler… Bu senaryonun başlangıcı neydi? Yazılış hikayesi nasıldı? Yüksel Aksu Bir ara, bir gazetenin arka kapağında bir gazoz reklamı vardı, bu yiyecek-içecek reklamlarından bir türlü kurtulamayacak mıyız dedim kendi kendime. Sonrasında düşündüm, attım kulağımın arkasına. Bir ara yolum Bodrum’a düştü, Milas’a vardım. Sürerken arabayı bir içgüdüyle sağa saptım. Soldan Bodruma, sağdan Muğla’ya çıkılıyor. Bir gideyim dedim. Gittim. Ramazan’a denk geliyordu tam, meyhaneler kapalı, onlar kapalı bunlar kapalı… Aklıma geldi eski ramazanlar. Sonra dedim ki “Ben Dondurmam Gaymak’ta ustanın hikayesini yaptım ama, çocuğun hikayesini yapmadım.” Çok acayip de sahneler vardı. Dondurmacı çırağı iken yaşadığım bir oruç hikayem vardı. Bir şimşek çaktı. Dedim ki bir çocuk olsun, bir taraftan yaz sıcağı, hem gazoz satsın, bir taraftan da oruç olsun. Öyle başladı. Sonra tuhaf bir şekilde 80’li yıllardaki, biz bunu basında söylemeyi sevmiyoruz gerçi ama, ölüm oruçları geldi aklıma. Önce bölük pörçük gidişatı yazdım. Sonra kapattım kendimi, bir ayda da senaryoyu yazdım. Dolayısıyla hikaye yine aslında, benim çocukluk ve ergenliğimde başımdan geçen şeylerin bir analojisi oldu. Peki kastı nasıl oluşturdun? No name olanlar var. Yüksel Aksu No name de olabiliyor, oldukça adı duyulmuş, ünlü oyuncular da olabiliyor. Benim, isimsiz olsun, çok bilindik olsun, yerel olsun olmasın gibi saplantılarım yok. Önce doğru resme inanıyorum. Baktığın zaman bir adamda lokantacı tipi vardır, hakim tipi vardır… Kısacası klişeciyim. Baktığım zaman tütün tarlasında çalışan bir emekçi anne resmi olması lazım. Çok yetenekli oyuncularla da görüştüm. Ya çok güzeldiler, ya çok sterildiler. Bir de ben küstah bir yönetmenim, birkaç ay istiyorum oyuncuyu. “Şu tarihte şuyum var, buyum var” dediklerinde ben yapamıyorum. Ümmü Putgüm de zaten güzel sanatları bitirmişti, Dondurmam Gaymak’ta figürandı. Konservatuarı bitirdi sonra, sonra İstanbul’da biraz dolandı. Sonrasında da Londra’ya yerleştiğini duydum tanıdık vasıtasıyla yollarımız tekrar birleşti. Sizden de hikayeyi alalım, senaryoyu nasıl buldunuz? Hem rolünüzü değerlendirmenizi isteyeceğim hem de bu değişik rastlantı nasıl buraya çıktı. Ümmü Putgüm Dondurmam Gaymak’ta, profosyonel olmayan bir oyuncu adayıydım. Küçük bir rolde oynadım. Biraz hemşerilik durumu vardı. Yüksel Aksu Bodrum’da bir kız vardı, biraz hoşlanıyoduk birbirimizden, sonra kocaya kaçtı. O aradı beni bir gün, dedi işte böyle böyle bir arkadaşım var, oynatır mısın? Ben de kıramayan birisiyim. Önemsiz olursa, dramatik zarureti yoksa, tanımıyorsam etmiyorsam önemli rolleri vermem ama küçük bir rol verdim ve baktım ki çok iyi bir oyuncu. İşte o Ümmü’ydü. Sonrasında da direkt rol teklifiyle çağırmadım zaten, “Çocukların çalıştırılması lazım sana ihtiyacım var” dedim. Ümmü Putgüm Londra’da tiyatrom var benim bir tane. Mehmet Ali Alabora geldi onu izlemeye, tiyatro bitiminde de o, Yüksel abiyi arayıp bizi ulaştırdı. Yüksel Aksu Dondurmam Gaymak’ta çocukları Mehmet Ali Alabora çalıştırmıştı. Ümmü’yü Londra’da duyunca, gel dedim. Çocukların seçimleri var, çalıştırılması var, yerel oyuncu seçimleri var… “Rol vaadetmiyorum ancak vermeyeceğim de demiyorum.” dedim. Vermedim önce. Peki siz, teklif gelince ne yaptınız? Sonuçta orada bir tiyatro kurmuştunuz? Ümmü Putgüm Evet ancak tam da sezonun bitişine denk gelmişti. Hem de uzun zamandır Türkiye’ye gelmiyordum. Öncelikle Yüksel abinin yaptığı bir projede olmak beni çok heyecanlandırdı. Arkaplanda, önplanda olmak fark etmezdi. Geldim sonra. O süreçte oyuncu arıyorduk. Oradaki çocuklarla düzenli çalışmalar yaptık. Onlar arasından seçmeler oldu. O süreçte Berat Efe’yle tanıştık. Efe’ye soralım şimdi, sen nasıl katıldın projeye? Berat Efe Parlar Ben Melodi Tüzün sayesinde tarafından dahil edildim, Beraber Siccin 2’de bulunmuştuk. Yüksel abiye beni tavsiye etmişti. Sonrasında Yüksel abiyle tanıştım. İlk tanıştığımızda bana çok enteresan geldi Yüksel abi. Daha çok yeni çağdan birisiyle tanışacakmışım gibi hissettim, sonra Yüksel abi bana ilahi okudu. Ben şok oldum. O gün bugündür Yüksel abi kafamda değişmedi. Yüksel Aksu Berat Efe’yi kışın Melodi Tüzün önerdi. Sonrasında Berat Efe’ye ve birkaç başka alternatife baktık. Kışın, Berat Efe yoktu yazın, sinmedi içime. Ne çocuklar ne oyuncular… “Haydi” dedim. “Toparlanın gidiyoruz.” Toparlandık gittik ve kışın hazırlanmaya başladık. Sonrasında şöyle bir yol izledik, halk için sinema atolyesi kurduk. 8-9 yaşla 12 yaş arasını ayırdım. Gerisine ayrı bir atolye yaptık. Ümmü’yü drama dersleri için geri çağırdım. Ümmü Putgüm O sırada da o çocuklarla çalışmalar yaptık. Çocukların hepsi de filmimizde oynadı zaten. Yüksel Aksu Bazı insanlar nurludur. Berat Efe’yi gördüm, boncuk boncuk gözlü. Aldım hemen, bir de çalışkan çıktı. Yetenekli. Hazirandan okullar kapandı gitti Muğla’ya yerleşti, bi rev tuttuk ona ailesiyle başladık çalışmaya. Peki Ümmü’yle nasıl çalıştınız? Berat Efe Parlar Biz Ümmü ablayla zaten Muğla’da beraber kalıyorduk. Set içinde de, set dışında da çok güzel vakit geçiriyorduk. Belli saatlerde provalarımız oluyordu, şive çalışıyorduk. Onların dışındaki zamanlarda da kendimize aktivite seçip onlarla uğraşıyorduk. Tanışmamız da çok güzeldi, Ümmü abla bazen bizim eve geliyordu. Sonrasında herkese Muğla’da annem diye tanıttım. Peki filmdeki performansınıza ne kadar etkisi oldu? Ümmü Putgüm Çok. Benim normalde çocuğum yok, Efe’nin ailevi bir durumundan dolayı bir ara evde benimle kaldı dolayısıyla, gece acıkıyor mu, ne yapıyor, nerede şu anda vesaire, o merak o telaş çok garip bir duygu. Bir yandan başkasına karşı da bir sorumluluğunuz var. Böyle bir filmde başrol oynayan bir çocuğun sorumluluğu… Bende inanılmaz bir annelik içgüdüsü oluşturdu. Birlikte çalışırken sadece anneyle olanı değil diğer herkesle olan sahnelerini çalışıyorduk. Sonrasında baktık ki gerçekten o anne o an ne derse, Efe’yle o şekilde konuşuyorum, bir yandan ben de oradayken sadece Ege şivesi konuştum, hiç İstanbul Türkçesiyle konuşmaya çalışmadık. Çünkü eğer şivemizden koparsak direkt sizli bizli konuşmalara geçiyorlar, hocam diyorlar. Biz de bunu istemedik. O samimiyeti kaybetmemek için, hep o şekilde konuştuk, davrandık. Çok eğlenceli vakit geçirdik. Çok katkısı oldu. Peki, Ümmü çocukları çalıştırmaya başladı. Çocuk oyuncu ile Ümmü’nün arasındaki ilişkiyi gördüğünüz zaman mı Ümmü’nün filmde yer almasını istediniz? Bunun hikayesi nedir? Yüksel Aksu Ümmü’nün filmde olacağı kışın, vefalı çalışmalarıyla kesinleşti. Sorgusuz sualsiz birsürü çocuğa drama eğitimi Verdi. Bıraktı İngiltere’den tası tabağı topladı yanıma geldi. Bana 5 tane Adem adayı yetiştirdi. Berat Efe’yi de ortalarına attık. Tekrar oynadılar, Berat Efe aralarından sivrildi. Sonra ona göre anne baba resmi bakmaya başladık. Oturtturamadık tam. Peki, rolünüze nasıl hazırlandınız? Rolünde annelik duygusu her şeyden önde, bu işi nasıl hallettin? Ümmü Putgüm Muğlalı olduğum için zaten bölgeye ve insanına hakimim. Insanlar nasıl konuşur, neye ağlar, neye güler hepsini biliyorum. Ben tütüncü bir kadını oynayacaktım ancak hayatımda hiç tütün işçiliği görmedim, bilmiyordum. Bunu öğrenmem gerekir diye düşündüm ki Yüksel hocanın da zaten isteği bu doğrultudaydı. Dolayısıyla o ailelerle zaten kolayca kaynaştığımızdan dolayı, çok sıcak olmaları sayesinde. Deneyimleyerek öğrendim hepsini. Onların daha çok vücut hareketleri, el hareketleri, tarlaların içinde yaşlı kadınlar tüm gün eğilerek çalışmalarına ragmen nasıl o kadar zinde olabiliyorlar, o çalışma arzuzu ve isteğini çok iyi gözlemlediğimi düşünüyorum. Bunun da en büyük nedeni uzun süre orada kalmamdı. Efe’nin benimle birlikte olması da güzel oldu. Zaten aramızda çok güzel bir abla-kardeş ilişkisi vardı. Hatta orada bazı insanlar beni gerçekten de Efe’nin annesi sandı. Sonrasında Muğla’daki çocuklardan rica ettik Efe’ye şive öğretsinler diye. Efe çok düzgün bir şekilde İstanbul Türkçe’si konuşan bir çocuk. Bu yüzden yanında sadece Muğla şivesiyle konuştu çocuklar, öğrenmesi için. Çok güzel bir şekilde öğrendi ama. Sonrasında kullandığı bisikletle sürekli antreman yaptı çünkü o bisiklet ağır ve zor bir bisiklet özellikle içine gazozlar koyulduğunda. Bir oyunculuk antremanı ne gerektiriyorsa hepsini gözetim altında yaptı ve aynı zamanda da çok istekli bir çocuktu. Gece gündüz demeden gerektirdiğinde ayakta olan, çok sıkı çalışan ve yorulmayan bir çocuktu. Bir çocuğun bu kadar sıkı çabalaması, özellikle annesini oynayacak olan beni çok heyecanlandırdı. İtalyan sinemasında köy filmleri dalgası var. Bizim sinemamızda böyle bir dilden bahsetmek çok zor ancak sen, özellikle böyle bir dil oluşturmaya çalışıyorsun. Seçtiğin konular, sinema dilin… Her şeyi bu yönde. Bununla ilgili amacın nedir? Yüksel Aksu İnsanın bildiği hikayeyi yapması, en iyisidir. Ancak biliyorum diye de 12. Yüzyılda geçen bir köy hikayesi yapmayacağım anlamına gelmiyor. Erişimi, lojistiği, kolay yazımı, çabuk yazımı gibi bir sürü olayı var. Aslında ben Türkiye’nin sadece karasal kesimine değil, Akdeniz kültürüne de önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla ben, Ege insanının gündelik hayatlarını, tamamlanmamış, eksik, yarım yamalak karakterleri seviyorum. Ben zaten hiçbir zaman, erdemli, saygım sonsuz, tutarlı, düz adamlarla değil, yarım yamalak, yalancı, kolpacı, tutunamamış bir tür taşra loserlarını severim. Amerika’da olsam evsizleri yapardım belki. Burada ise küçük esnafı yapıyorum. Tütüncüyü yapıyorum falan filan. Egelilik meselesi, bana Dondurmam Gaymak’ta yapıştı. O filmden sonra herkes bana “Senin Ege’yi bırakman lazım” dedi. Daha dur dedim bir film yaptım… Neden “Ege’yi bırak” diyorlar? Ne bileyim kimse Güneydoğu Anadolu hikayelerini bırak demiyor mesela. Yüksel Aksu Bu bana yerleşti… artı bırakmaktan ziyade entellektüel kapasitemi biliyorlar ve yerel sinema olarak görüyorlar. Ancak ben yerel sinema yapmıyorum, benim konularım, zeybek, Çakır hikayesi değil. Benim hikayem, Brezilya’da da aynı hikaye. Nitekim, Japonya’dan, Amerika’dan remake istekleri geldi. Entel Köy Efe Köy’e Karşı’da da onu zaten biliyorsun, o da bir Ege hikayesi değildi. Komün kurma, ekolojik tarım, anarşist düzen… Ege’de icat edilmiş bir felsefe değil. Fakat entellektüeller, bir ekolojik tarım kurmak için Orta Anadolu’ya, Karadeniz’e gitmiyorlar. Genel olarak da Çanakkale’den itibaren Antalya açıklarına gidiyorlar. Ben bu sosyolojik gerçekliğe ihanet edemem. Bunun da bir sebebi var, öteki bilinci biraz daha gelişmiş, farklı yaşam kültürlerine biraz daha ılımlı bir coğrafya. Iklim itibariyle çok kıymetli. Dolayısıyla biz ne yaparsak yapalım, komün kurmak için Çorum’a götüremeyiz karakterlerimizi. Götürürüz belki çok da güzel bir komedi çıkar ancak Çorum’a ben vakıf değilim. Vakıf olduğum taşra psikolojisi ve komedisini yapmaya çalışıyorum. Lojistiği de kolay. Sürekli uçağı olan, otobüs seferleri, otelleri olan bir coğrafya. Bundan dolayı, artı insanın günün sonunda gideceği yer kendi şehri, kendi kasabası. Budur. Ege meselesi kabaca budur. Şimdi bir de şöyle bir şey var, senin bir sinema dilin var. Bütün olayları kendi içinde yumuşatabilen bir Ege ruhunun bu filmlerin dilinde olduğunu ben kendi adıma düşünüyorum. Bu dediğiniz şey bence Ege’nin ruhunun kendisi. O hümanistlik. Bu filmde öyle bir final yapmışsın ki. Aykırı. Senin kendi sinema dilin için bana aykırı geldi. Bunu biraz açabilir misin? Yüksel Aksu Doğru bir saptama. Sert bitiyor. Hiçbir komik yani yok ancak zaten önceki filmlerimde bunun altyapısı var. Dondurmam Gaymak çok trajik bir filmdi. O adamın hali çok trajikti. Acı verici. Yani ben durum komedilerindeki gibi, düşmeler kalkmalar böyle acayip hareketlerden komedi devşirmeye çalışen birisi değilim. Acınasıdır benim komedim zaten. Altını kazıdığın zaman hüzün çıkar. Bunun provalarının ilk filmlerimde olduğunu düşünüyorum. Burada da evet, çok yoksul bir hikaye seçtim. Tütün işçiliğinde 16-17 saat çalışırsın. Ama hakikaten şarkılarla, türkülerle, radyolarla vesaire geçer. O yoksulluğa ragmen bir yoksunlukla karşılaşmazsın. Zaten Türkiye’de ve dünyada şunu karıştırmamak lazım, yoksullukla, yoksunluk aynı şey değildir. Yoksun ancak tok olabilirsin. Yoksunluk daha çok metropole, varoşa özgüdür. Öbür tarafta öyle değil, en zengin çocuğun topu olduğu zaman, mecburen bizimle oynayacak, kiminle oynayacak? Ya da kiminle ava gidecek? Kiminle kahvede okey oynayacak. Bizim en zenginimizle en fakirimiz aynı sıralarda oturur kasabalarda. Özel okul yok falan filan. Dolayısıyla bizde, en zenginin erik ağaçlarına da dadanırsın. Yoksunluk sendromumuz daha azdır. Dolayısıyla kendiliğinden bir hafifleme, layıklık, hümanistlik kendiliğinden geliyor. Kaldı ki, Ege’de bir döneme kadar çok sert bir feodalizm yoktur yaşam biçimi olarak, daha çok il beyliği gibidir. Daha bir ağalık kurumu, vermeyle, imar etmeyle yaşanır. Bu filmde trajik bitirmemin sebebi, bu sefer birazcık canım istedi. Ikidir güldürüyorum, bu sefer yine güldüreyim ama sonunda yapıştırayım, uzun uzun bir ağlasınlar, Babam ve Oğlum tadı olsun belki. Belki Çağan’I kıskandığımdan. Çağan benim onu kıskandığımı biliyor. Dedim ki hem bol miktarda tebessümüm hem de finalde isteyene bonusum olsun gözyaşı olsun. Ağlamak istemeyenler son 15 dkya takılmasınlar. Filmi seyrederken bir şey çok dikkatimi çekti, dediğin gibi o toplum içinde her şey birbirine çok bağlı. Sınıfsal bir fark yok. Ağalar var ancak, onlar da parasal durum dışında hiçbir şeyleriyle halktan farklı değiller. Bakılınca sınıfsız bir toplumda, solcu bir çocuğun sınıfsal mücadeleyi anlatması, sence ne kadar anlamlı? Yüksel Aksu Anlatamamış ki buraya kadar geldik. Orada bir ironi var aslında. Bence 70’lerin sonuna yönelik bir eleştiri var. Çünkü ben Türk solunun toplumla doğru iletişim kuramadığını düşünüyorum. Mesela biz feodalizm dediğimiz zaman, batılı anlamda, şematik bir şekilde Anadolu coğrafyasına giydirmeye çalışırız. Halbuki bize Güneydoğu’daki feodalizmin janları başkadır, Karadeniz’deki başkadır, Ege’deki başkadır. Ege’de zaten tütüncülük girmesiyle yoğun emek işe karıştığı için feodalizm tasfiye olup, yerini Pazar ekonomisine bıraktı ve tarım işletmelerine döndü aslında bir tür. Fakat kendi içinde de o feodal farkları bıraktı. Son olarak, Cem Yılmaz, önemli bir oyuncu. Daha yeni bir filmi çıktı ve filmi ilk çıktığında da benim söylediğim şey şuydu; Cem Yılmaz sinemada iki dil benimsiyor, birtanesi absurd komedi dili. Bir diğeri ise daha trajikomik komediler. Daha entellektüel kısma seslenen, Hokkabaz gibi filmler. Senin filmin, bunların hepsinden biraz daha farklı, hem o seçkinci kısma gülen çok güzel göndermeleri, hem de Cem Yılmaz’ın kendine has komedisini ortaya çıkartan çok güzel sahneleri var. Cem Yılmaz’ın o hikayedeki adamın oluşturulmasında ne gibi etkileri var? Yüksel Aksu Cem Yılmaz için, Cem’le anlaştıktan, takvim belirlendikten sonra yeni bir şeyler yazdım. Ben önce şöyle yapıyorum, karakterlerin peşine düşüyorum. Sonra bunu en iyi kim oynar diye düşünüyorum. Ben bu hikayeyi, daha hikaye aşamasındayken Cem’e okutmuştum, hatta bakanlıktan iyi bir geri dönüş alınca atladım Cem’in yanına gittim. Cem’I motive etmedi o draft. Bir de kibar olduğu için söylemez öyle şeyleri. Bir sessizlik vardı. Aldım, eşime dostuma, birsürü insana okuttum. Herkesten aynı şekilde geri dönüş aldım, buradaki usta, karakter değil tip duruyordu. Evet öyle duruyordu. Antre yapıyor senaryoda, bir de final yapıyor. E bunu yapabilmesi için çocukla bir organic ilişkisi olması lazımdı. Oturdum tekrar yazdım, ete kemiğe bürüdüm karakteri. Ondan sonra Cem gündeme gelince, Cem’e bir daha verdim. Cem o sefer sevdi. Dedi işte “Abi ben film çekmeye gidiyorum, beklersen hallederiz.” Ben de elbet ki beklerdim. Sonrasında biraz da Cem’I düşünerek bazı muzipçe sahneler ekledim. Cem de o karakteri çalıp, takla attırıp bana geri getirdi ve ben beğendim. Bendeki karakterden daha çok beğendim. O da şu, hikayede görürsün, usta çocuk, çocuk da iri adam oldu. Sempatik bir adam oldu. Bizim anadolu mizahındaki muzip, çocuksu ihtiyara döndü. Çok sevdim. Zaten herifin oyunculuğuna bayılıyorum. Sonra attık ustanın arasına, bölgede şive de çalıştı, o insanların arasına gömülerek gitti. Kademe kademe, o kadınla kavgaları vesaire, ahlaksız ve korkak aslında ama çocuğuna bir şey söylendiğinde şövalye kesiliyor. Hepimizin babası ve ustası gibi. Cem’in oyunculuk içgüdüleriyle, enstrumanları ve tekniği arasında çok güzel bir ahenk var. Bir tür sahne hayvanı bence. Çok keyif aldım, çok da destek aldım. Geldiniz, bir filmde önemli bir rolü oynadınız. Bundan sonrasında Türk sinemasıyla ilgili planlarınız nelerdir? Buradaki projelere bakışınız nedir? Ümmü Putgüm Ben özellikle sinema filmlerinde oynamayı çok istiyorum. Bu apayrı bir haz. Yüksel Aksu ile çalıştım, iki filminde yer aldım, bir tanesinde figürandım diğerinde ise ciddi bir roldeyim. Sinema filminde yer etmeyi mutlaka istiyorum. Kalıcı. Bu kişisel bir haz. Onun dışında zaten iletişimde olduğum oyuncu koçluğu ile ilgili işler zaten devam ediyor. Her rol başka bir dünya. Bu sefer başka bir rol gelsin, Karadenizli bir kadını oynayayım, onun şivesini öğreneyim istiyorum. Bu apayrı bir hazdır bir oyuncu için. Oyuncu koçluğu konusu ise, karalamak anlamında söylemiyorum ancak, bazı konularda yetersizlikler olduğunu hissediyorum. Oyuncu partnerim bir çocuk, benden belki daha deneyimli, daha yetenekli hatta. Dolayısıyla onun bir çocuk olduğunu unutmamak gerektiği, setlerdeki zor koşulların, bir çocuğun dünyasında nasıl algılandığının gözlemlenmesi gerektiğini fark ettim. Aradaki farkları da biliyrum. Biraz daha duyarlı davranıyorum. Efe sana dönelim. Beş tane filmde oynamışsın. Berat Efe Parlar 4 yaşından beri ben aslında oyunculuk yapıyorum. Bazı dizilerimi hatırlamıyorum çünkü çok küçüktüm. Okulla beraber nasıl götürüyorsun? Berat Efe Parlar Setlerim haftasonu oluyor, ya da okuldan sonra. Karneni aldın mı peki? Sonuçların nasıl? Berat Efe Parlar İftiharname aldım. Takdirnameyi de puanla kaçırdım. Peki ileride oyuncu olmak istiyor musun? Berat Efe Parlar Ben oyunculuğa başladığımdan beri hep yönetmen koltuğunda oturup kendi filmimi çekip o fimde oynamak istedim. En başından beri hayalim o. Peki şu günlerde hiç bildiğin, tanıdığın kendine idol aldığın birisi var mı ve o kişiyle ilişkin nasıl? Berat Efe Parlar Cem abi! Cem abiyle usta- çırak gibiydik. Bazı sahnelerde bana yardımcı oluyordu. Çok güzel sahneler çektik birlikte. Sohbet ettik, güzel vakit geçirdik. Oyunculukla, yönetmenlikle ilgili Cem abiye sorduğum sorular vardı. Güzeldi her şey.
İftarlık Gazoz Bu aralar sık mı görüşüyoruz? Ne güzel işte Hafta sonu İftarlık Gazoz'a gittik. Uzun süredir yeni bir Yüksel Aksu filmi bekliyordum esasında. Sonuçta Entelköy Efeköy'e Karşı'yı kaç kere seyrettim ben bile bilmiyorum. Her seferinde de o kadar çok gülüyorum ki. Dondurmam Gaymak'a gelince, onu nedense parça parça seyretmişim pek aklımda kalmamış belki yeiden izlemek lazım. Cem Yılmaz da oyuncu kadrosunda olunca bende gene bir komedi beklentisi oluşmadı değil tabii. Ama kazın ayağı da öyle değilmiş. Önce 80lerdeki açlık grevleri ile başlayıp bizi bir anda 70lerin Ula'sına geri götürüyor film. Adem okulda iftiharname alan 3 kişiden birisi. Henüz ilkokulda. Cibar Kemal ise Ula'nın gazozcusu. Elleriyle yapıyor gazozları, bisikletine koyup satıyor. Ve istiyor ki yazın Adem onun çırağı olsun. "Bana hep yaramazı, işe yaramız yolluyorlar çırak diye, bana akıllı çocuk lazım" diyor. Adem'in babası kıyamıyor esasında yaz tatilinde çalışmasına ama Adem o kadar inatçı ki ikna ediyor ailesini. Sonrasında olaylar gelişiyor. Tütün işçilerine sendikalaşmanın önemini anlatan ağa oğlu Hasan, plajdaki bikinili ve üssüz turistler, yaz sıcağında oruç olmasına rağmen gene de sahile gelmiş yaşlı teyze, Halkevleri, hoşgörülü bir imam derken 70lerin kasabasında bir Ramazan'a şahit oluyoruz. Adem artık büyüdüğünü ispatlamak için ailesinden gizli oruç tutuyor, aklında sürekli cami imamının "iradene bir gün sahip olamazsan 61 gün oruç tutarsın" lafları ile. Filmin kendisi komik ama sonunda suratınıza öyle bir yumruk atıyor ki bir kaç gün etkisinden çıkamıyorsunuz. Bu yumruğa gözyaşları da eşlik ediyor elbet. İşin kötü yanı 30 senedir güzel olan her şeyin kaybolduğuna ama kötü olan her şeyin de katlanarak arttığına tanık oluyorsunuz. Ve artık bu da bizim ülkeminiz gerçeği diyip geçemiyorsunuz bazı şeylere. Öylesine ağır geldi bana esasında. Adem rolündeki Berat Efe Parlar çok tatlı bir çocuk, çok da güzel oynamış rolünü. Galiba bu film için kilo vermiş bir de. O yaşta bu inat. Galiba kendisi Adem gibi. Cem Yılmaz'ı hep komik bir adam olarak görüyoruz tabii ama burdaki rolü çok daha değişik. İki sahneden çok etkilendim. Birisi sabah gün doğmadan tütün toplanan sahne. Tütün gün ağırmadan toplanmaya başlarmış çünkü güneş yapraklarını yakarmış. Çok güzel çekilmiş, çok keyifli bir sahneydi. İkinci sahne ise filmin sonundaki gazozlu sahneydi. Bu konuda konuşmak istemiyorum. Bence İftarlık Gazoz Türk sinemasının yüz aklarından olmuş, siz de mutlaka bir şans verin. Bu blogdaki popüler yayınlar Bir süredir okuduğum kitapları hiç yazmadığımı fark ettim. Hazır Beyazlı Kadın'ı yeni bitirmişken, kütüphanenin rafları arasında kaybolmamışken hemen yazayım bari dedim. Bu kitabı kitap klübümüzde okumuştuk, sanırım 3 kişi aldık sadece. Benden önce Bellanomisma okudu, diğer arkadaşımız okudu mu bilemiyorum. Ben esasında hayli kararlıydım, yazın sahilde okuyacaktım ama son anda aldığım kitaba Uğur el koyunca, Zeno'nun Bilinci elimde iki kitapla kalakaldım. Beyazlı Kadın ya da Karamazov Kardeşler. Hadi dedim madem Bella çook beğendi, alayım raflardan da okuyayım. Wilkie Collins'in bu kitabı ilk gotik ve polisiye roman olarak geçiyormuş. Kitap yayınlandığında İngiletere'de öylesine büyük bir sükse yapmış ki Charles Dickens bile kıskançlık krizlerine girmiş Edward Drood'un Gizemi'ni yazmaya başlamış ama bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Gerçekten de bir gizem olmuş sonu. Beyazlı Kadın İngiltere'de Limmerge Malikanesi'nde yaşayan iki genç kadına r Merhaba; Bu haftanın kitabını esasen çok da incelemeden aldım. Kafası Karışık Bir Anne'nin bloğunda okuduğunu görmüştüm ve hemen Kindle'a indirdim. Ki burda şu dolar ile ilgili ağlamak istiyorum. 14 dolarlık kitaba 70 liraya yakın para vermiş oldum. Kitabı esasında ebeveyn - çocuk bağlanması olarak düşünmüştüm çünkü kitabın adına dikkat etmemişim. Oysa kitap gerçekten yürümeyen ilişkiler üzerinden ilerliyor. Yazarlar gerçekten tanıdıkları ve inelendikleri ilişkiler üzerinden verilen örneklerle bağlanma teorisini anlatıyorlar. Benim yürümeyen bir ilişkim yok ama kitap benim için bir kaç yönden ufak açıcı oldu. Birincisi kendimin bağlanmasının güvenli ve kaygılıarasında gidip geldiğini fark ettim. Belki daha çok güvenliye yakın ama kesinlikle kaygılı olduğum durumlar da var. Ayrıca çevremdeki başka insanları da inceleme fırsatı buldum. Bazı insanlarla ilişkilerimin neden yürümediğini, o insanların neden hayatta bazı noktalarda takılıp kaldığını anladım. Ç Bülent Ortaçgil'e büyük bir aşk besleyen bir insan değilim. Ama yeni albümünün çok başarılı olduğunu okuyunca birkaç yerden ben de aldım. CD'yi alalı neredeyse iki ay oldu. Birkaç dinleme denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Yeterlik sonra belki sakin sakin iyi gelir dedim ama kafam o kadar doluymuş ki hiç anlamamışım. Sonra da kaldırıp bir kenara koydum. Geçenlerde iphonedaki müzikleri değiştirirken bunu da eklemek istedim. Nasıl yaptıysam iki kere Bulutsuzluk Özlemi eklemişim ama Bülent Ortaçgil'i eklemeyi becerememişim. En sonunda tekrar update ettim önceki gece şarkıları. Dün de flüt dersine giderken dinledim bütün albümü. Derse saat 5 gibi gittim. Yürüyerek gideyim bari dedim. Hava ılıktı. Akşam üstünün romantizmi vardı, kulaklarımda da muhteşem melodiler. Bütün parçalarda bir deniz özlemi, balıkçılar, adalar, su altı, balıklar....Yani her parçanın içinden deniz geçiyor. Tadımlık olarak dinleyin ve hemen bu CD'yi edinin bence. Biterken karanfilli çay içiyorum. Mis g
iftarlık gazoz son sahne müziği