🌚 Biten Sevgi Geri Gelir Mi
Diğer Nafile Namazlar 02 Haz 2021 – İlmihal kategorimizde bu günkü konumuz “ Diğer Nafile Namazlar ” konu hakkındaki bilgiyi buradan okuyabilirsiniz. Revâtib sünnetler dışındaki nâfile namazlar ise sünen-i regaib adını alır. Bunlar, Hz. Peygamber’in uygulamalarına dayanılarak belirli zamanlarda veya bazı vesilelerle ya da kişinin kendi isteğiyle herhangi bir
Eskisevgili geri döner mi testi melek kadınlar kulübü eski sevgili geri döner mi ekşi forumda. Kızlar yaa sevgilimden ayrıldım ama çok seviyorum hala onu biliyorum o da beni seviyor ama gurur yapıyor. Ben çok aramak istiyorum ama ben de arayamıyorum. Eski sevgili geri döner mi testi var mı
BİTENAŞK. Birbirini çılgınca seven iki insanı sıfır noktasına getiren, çözümsüzlüğe ve dolayısıyla ayrılığa sürükleyen bir sürü neden var. Belki de bu nedenleri yeterince iyi tanımıyor ve onlarla nasıl başa çıkacağımızı bilmiyoruz. Ne ile ve nasıl mücadele etmemiz gerektiğini öğrenirsek belki her şey
Seni o kadar çok seviyorum ki içimdeki dünya sevgi yüklü sana karşı bebeğim. Seviyorum seni. Seni unutamam asla, unutmak için zaman geçse de silemez seni hayatımdan asla. Ben sana sevdalıyım sana yangın. Seni seviyorum başka dünyada yaşamak anlamsız gelir sensiz bana. Sevmek değil benimki ölürcesine inanmak sana.
-Biten aşk-sevgi değil de dostluk ve paylaşım mı? - Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında ekser evliliklerde ve duygusal evlilerde büyük bir aşk yaşanır. Evliliğin önemi ve mantığı iyi anlaşırsa bu aşk ve sevgi artarak devam eder ve hatta bebeklerle payandalanır ve ortak sevgi bağları güçlenir.
hiçbir ilişki, en güzel yerinde hiç tahmin edilemez şekilde "aniden" bitmez.. vardır elbet emareleri o "ani" bitişin.. "aniden biten ilişki" dediğimiz şey, o emareleri gör * meyip, görmezden gelip bir anda gidişi ile savunmasız kalışımızdır. bir taraf için "ani" olan, aslında diğeri için çok iyi planlanmış bir "adım
AşıkEtme Duaları 12 saatte geri getirme duası, 77 Ayetel Kürsi ile sevdiğini geri getirme duası, Ayrılan sevgili nasıl geri gelir, Çevir gel duası nedir, Çeviri gel duası gerçek mi, En güçlü geri getirme duası, geri döndürme duası, Gideni geri getirme zikri, Gideni kesin döndüren dua 24 saatte, Kendine aşık etmek için
Ömrün olmak istiyorum seninle başlayıp seninle biten. Ben, istemem öyle iki günlük sevgili yüreğin varsa, bir ömür sev beni. Ne kadar sarılırsan Sevgiliye Mesajlar sarıl, bıraktığın an özlersin. Koy başını dizimin üstüne, sen rüyalarına dal, ben cennet güzelliğine. Bir günüm sensiz olsun yarınlarım seninle umut
Saygının olmadığı yerde sevgi tutsaklığa dönüşür. Saygı olduğunda içinden bir şey geldiği zaman bile “Hop, bir dakika, bunu böyle yapmayacağım, çünkü saygılıyım” diyorsun.
sevdiğimiz insanları üzmemek için neler yapmalıyız evet güzel bir soru aslında, insanlar neden en çok sevdiği insanları üzer bu sorunun cevabı galiba insan psikolojisinde saklı insanlar hayatı boyunca bir çok sevgi tadarlar önce anne ve baba sevgisi başlar hayatında nereye baksa onları görür, göremeyince ağlayarak onların yanına gelmesini ister
İlişkinizi kurtarmanın yollarını ararken aşağıda belirtilen 3 şeyden uzak durmanızı tavsiye ederiz: 1. Asla yalvarmayın. Yalvarmak, eski sevgilinizin gözünde sizi budala, zavallı ve acınacak hali olan itici bir konuma yerleştirecektir. Bu sebeple hareketleriniz daha ciddi, daha seviyeli ve umursamaz olmalıdır.
Sevgi de alışkanlıktır. Fakat, özlemek aşk veya sevgi değildir. Yani onu hatırlamak özlemek olsaydı 17 ağustosta depremi hatırladığımızda depremi özlediğimiz anlamına gelmeliydi. Suçluluk: Yeni trend kendini terk ettir ya da ilgini alakanı çek ve ilişkiyi çıkmaza sürükle ve bitsin taktiğidir.
HbXEkR. Ve sonunda birbirini seven iki insan hayatlarını birleştirme kararı alır. Aşk dolu, romantik ve sevgi dolu sözcüklerle sürdürülen evliliğin sonrasın da ne olur da eşler birbirini aldatır? Dr. Mehmet Yavuz Nörolog Aşık insan kendisini bulutların üstündeymiş gibi hisseder, gözlerinin içi güler, gece yatarken ve uykudan uyandığında ilk sevdiği insanı düşünür, ilgisi ve sevgisi sürekli aşık olduğu insanın üzerindedir. Hayatımızı birleştireceğimiz insana dair hayallerimiz hep mutlu bir evlilik üzerine kurulmuştur. Flört dönemindeki insanlar mutsuz giden evliliklere bakıp tartışan kavga eden çiftleri gördükçe biz asla böyle olmayacağız derler. Çünkü aşktırlar ve başka türlüsüne inanmak zordur. Ancak aşkın bir ömür süreceği düşüncesi yanlış bir süresi ortalama iki yıldır bu süreç tamamlandığında insan doğasının gerçeği olan bencil duygularımız ortaya çıkar ve kendi isteklerimiz ön plana çıkarırız. Çünkü aşk artık bitmiştir. Aşk tükendikten sonra sevgiye duyulan gereksinim yeniden su yüzüne insanın içindeki sevilme arzusu çocukluk çağından başlayıp ölene kadar devam eder. Evlilik de sevgiye duyulan ihtiyacı karşılamak için tasarlanmıştır. Evliliğin hangi evresinde olunursa olunsun her iki tarafta eşinin gözünde sevildiğini, önemli olduğunu ve onunlayken güvende olduğunu hissetmek ister. İlişkinin monotonlaşıp aldatmayla sonuçlanmaması için evliliği canlı bir çiçekmiş gibi düşünüp onu sürekli beslemek edilen hayat standartına sahip olamamak ilişkiyi baltalıyorModern hayata eşlik eden problemler evlilikleri de etkiliyor. Çok değil bundan iki jenerasyon öncesinde erkekler dışarıda çalışırken hanımlar da evde ev işlerinden, eş ve çocuklarının bakımından sorumluydular. Evliliklerde çiftler aza kanaat etmeyi ve küçük şeylerle mutlu olmayı biliyorlardı. 20. yüzyılda ise materyalist düşüncenin her geçen gün daha fazla önem kazanması maddi hedeflerin ön plana çıkmasına sebep oldu. Günümüzde artık kadınlar da erkekler gibi meslek sahibi. Özellikle büyük şehirlerde arzu edilen hayat standartına sahip olamamak eşler arasında tartışmalara neden paydaşlığı azaltıyorTeknolojinin gelişmesiyle birlikte internet artık hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak çağın bu muhteşem icadı yanlış kullanıldığı takdirde boşanmalarla sonuçlanabiliyor. Eş bulmak ya da aramak internet sayesinde artık çok daha kolay bir hal aldı. Ancak bu durum evli ya da ciddi bir beraberliği olan kişiler için tehlikeli arz ediyor. Yapılan araştırmalara göre internet sayesinde kurulan eş arama, flört ,arkadaş arama siteleri yanlış ilişkiler boşanma sebepleri arasında yer alıyor. Bu tip durumların yaşanması için evliliğe emek verilmesi gerekiyor. Tatil günleri ve akşamüstü saatleri eşlerin birbirleriyle daha fazla vakit geçirme imkanının olduğu zaman dilimleridir. Ancak çiftlerin birlikte kaliteli zaman geçirmek yerine internet karşısında harcanan uzun saatlerin iletişim kopukluğuna sebep olduğu problemler aldatmalara neden oluyorBir kadın ve bir erkek hayatı paylaşmak için söz veriyor. Hayat koşturmacısı içinde gelecek kaygısı, ekonomik sıkıntılar, stres, yorgunluk, çocuklar derken bir bakmışız ki aşkı olduğumuz kişi bir yabancıya dönüşmüş. Cinsellik ise çoktan hayatınızda bir lüks olmuş. Oysaki sağlıklı bir evliliğin temel direği mutlu bir cinsel hayattır. Cinsel hayatın iyi olması fiziksel tatminin ötesinde eşleri duygusal ve ruhsal olarak daha güçlü bir şekilde birbirine zaman kadın kimi zaman erkekte görünen cinsel isteksizlik eşleri duygusal olarak birbirinden uzaklaştırıyor. Eşlerden birinde cinsel isteksizlik varsa karşı taraf reddedildiğini, eşinin artık kendisini çekici bulmadığını hissedebiliyor. Eskisi gibi arzulanmadığını düşünen eş tatminsiz ve mutsuz oluyor. Bu mutsuzluğun yerini zamanla kızgınlığa bırakıyor. Cinsel hayatın sona erdiği evliliklerde bir süre sonra arkadaşlık ve paydaşlıkta bitiyor. Arzu ettiği mutluluğu eşinde bulamayan taraf ya eşini aldatıyor ya da boşanma kararı kalbi onarmak her zaman mümkünEşler birbirleriyle doğru iletişim kurmazlarsa uzun vaade de çok daha ciddi sorunlarla karşılaşabilir. Evliliğiniz ne kadar problemi olursa olsun sağlık ve mutlu bir evliliği yeniden kazanmak her zaman mümkündür. Sorun ne olursa olsun suçlayıcı bir tavırla yaklaşmayın. Kavgacı ve yargılayıcı bir tavır eşinizi kırmak ve ilişkinizi zedelemekten başka bir işe yaramaz. Sevildiğini hissetmeyen taraflar aralarındaki, farklılıkları gözlerinde daha da çok büyütür. Bunun sonucunda eşinizi, bir zamanlar aşık olup evlendiğiniz hayat arkadaşınız olarak görmek yerine özgürlüğünüzü ve mutluluğunuzu tehdit eden kişi olarak görmeye başlarsınız. Bu nedenle ona sevgiyle yaklaşmayı seçin. Çünkü sevgi problemlere, aradaki farklılıklara, çelişkilere çözüm arayacağınız bir güven ortamı yaratır. İletişimin sadece konuşmak değil dinlemek olduğu gerçeğini gözden kaçırmayın. Konuşurken kendinizi eşinizin yerine koyup empati kurun, onun hislerini anlamaya çalışın. Birlikte kaliteli zaman geçirin. Buradaki amaç birlikte bir şeyler yapmak, hoş zaman geçirmektir. Eşi tarafından sevildiğini, önemsendiğini yeniden hissetmeye başlayan kişi kendini güvende ve mutlu hisseder. Hayat arkadaşı tarafından önemsendiğini hissetmek yitirdiği özgüveni geri kazandırır. Böyle bir yaklaşım aradaki buzları çözer, kırılan kalpleri onarır ve eşler arasında kaybolan sevginin yeniden canlanmasına sağlar. Eğer sorunları aşmakta zorluk yaşıyorsanız bir uzman desteği de alabilirsiniz. Post Views 964
Sevgi ve onun muhteşem gücü. Yaşamımızı rengarenk yapan tılsımlı bir dokunuş kimi zaman. Hayatı farklı algılamamıza vesile olan, yaralarımızı saran mucizevi güç her zaman. Ve benim vazgeçilmezim. Peki sevgi bir başka surette geri geliyor mu gerçekten? Bana bunu düşündüren; modern dünya edebiyatının özgün yazarlarından, Prag doğumlu Franz Kafka oldu. Yazarın hayatını, kitaplarını, özlü sözlerini bilenlerdenseniz eğer; birazdan paylaşacağım sevimli öyküden de haberdarsınız demektir. Yeniden hatırlamak isteyenler ve bilmeyenler için paylaşmak istedim yine de. Bu kısa öykü aslında Gerd Schneider’in kaleminde ’Kafka’nın Bebeği’’ ismiyle hayat bulmuş. Kafka’nın son haftalarını anlatırken hayata tutunduğu gerçek bir olaydan yola çıkan öykü; Alman yazar tarafından kurgulanmış. Küçük bir kız çocuğunun hayatına umut veren ve Kafka'nın zor zamanlarını yaşanır hale getiren, hayata tutunmasını kolaylaştıran kısacık bir hikaye aslında. Gerçi Kafka’nın yazdığı mektuplara hiçbir zaman ulaşılamadığını belirtmekte fayda var. Ancak yaşanan olayın gerçek olduğu; yazarın son dönemlerinde yanında olan Dora Dymant tarafından onaylandığı da kayıtlarda yer alan bilgilerden. İçinde biraz kurgu olsa da, aktarılan öykü ve verdiği ders açısından; dile getirilip paylaşılmalı diye düşünenlerdenim. Hayatının son demlerini yaşayan Kafka; tüberküloz hastalığıyla savaş halindedir. Maalesef yokluk içinde bir hayatı vardır. Yıl 1923 sonbaharı. Yer Berlin’de Steglitz Parkı. Günlerden bir gün; siyah giyimi ve ince yapısıyla dikkat çeken Kafka ile; 7-8 yaşlarındaki bir kız çocuğunun yolları kesişir. Kimsesizler evinde kalan sevimli kız, oyuncak bebeğini kaybetmiştir. Ağlamaktadır. Kafka, bebeğin bir köpek tarafından parçalandığını fark eder. Ağır hastalığına rağmen küçük kızı avutmanın yollarını arar. Ve her gün parktaki aynı yerde küçük kızla buluşmaya karar verir. Amacı kızın yüzünü biraz olsun gülümsetmek ve onu hayata yeniden bağlamaktır. Yazarımız her karşılaşmada; kaybolan bebeğin ağzından yazılan bir mektubu da yanında getirir. Bir anlamda gönüllü bir oyuncak bebek postacısı olur. Mektupta bebeğin dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktığı ve başından geçenleri paylaşacağı notu vardır. Bunu duyan küçük kız kendisini daha iyi hisseder. Her yeni güne umutla uyanır. Parka heyecan içinde koşarak gider. Ve her gün bebeğin farklı bir öyküsünü dinler. Arkadaşının satırları sayesinde; bebeğinin büyüyüp okula gittiğini, yeni insanlarla tanıştığını öğrenir. Hatta sonuncu mektupta bebeği şenlikli bir düğünle evlenmiştir. Bu kimilerine göre sıra dışı arkadaşlık; aradan geçen günler içinde giderek pekişir. Yazdığı mektuplar, yaptığı postacılık görevi ve minik arkadaşı sayesinde Kafka hastalığını unutur. Kendi hayatına da daha sıkı sarılır. Birkaç ayın sonunda ayrılık günü geldiğinde; elinde bir hediye bebekle küçük arkadaşını son kez karşılar. Hediyeyi gören küçük kız şaşkındır. Çünkü arkadaşının kendisine uzattığı bebek; eski bebeğine hiç benzemiyordur. Ama buna da harika bir çözüm üretmiştir Kafka. Son mektubunda, bebeğinin uzun dünya yolculuğu sırasında çok değiştiğini söyler. Aradan uzun yıllar geçer. Sevimli kız büyür ve bir yetişkin olur. Ama çocukluğunun o güzel anısını, bebeğini yanından bir gün bile ayırmaz. Ve nasıl olduysa bir gün, hayatına eşlik eden oyuncağının içinde saklanmış olan notu bulur. İster istemez gözleri nemlenir. Çünkü oradaki satırlar yüreğini sevgiyle bir kez daha sarar. Yazarımızın son notu şöyledir. Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.’ Öykümüz böylece sona erer. Bu anlamlı satırlardan sonra, siz de sevginin SONSUZ olduğunu düşündünüz mü benim gibi? Evet, sevgi sonsuz. Kaynağı da bizlerde. YÜREKLERİMİZde. Bu kısacık öykü; çocuk ruhuna nasıl zarafetle dokunacağımızın güzel bir göstergesi aynı zamanda öyle değil mi? Çocuk kalbine verilen değerin de. Kabul ediyorum. Alt tarafı ağlayan bir çocuk. Ve kaybolan da sadece bir oyuncak bebek. Ama sevgi ile yaklaşım, değer vermenin inceliği; en basit olayı bile muhteşem bir senaryo haline getirebiliyor hayatta. Aslında bunu genele almamız gerekli diye de düşünüyorum. Doğadaki tüm varlıkları herhangi bir çıkar ve beklentiye bağlı olmadan sevebilmek MUHTEŞEM bir duygu. Bu hem karşımızdaki için, hem de kendimiz için yaşamdan keyif almak ve neşeli olmak demek aynı zamanda. Yaşam içindeki vizyonumuz; çevremizdeki her şeye SEVGİ dolu bir FARKINDALIKLA bakıp yaklaşmak olsun. Sevginin sonsuzluğu hepimizi sımsıcak sarsın. Sevgiyle kalın. Belgin ERYAVUZ
Ben nerede yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Olmadı Umutlar bitti Bir anda tükendi Sonunda yoruldum Bitiyormuş sevgiler Ah... Aldandım Olmaz biliyorum artık Sevemezsin eskisi gibi yine Geçen her günümde kahroldum Ah... Harcandım Çağırsam geri gelir mi? Biten her şey eskisi gibi Yaşanır mı? Ben nerede yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Olmadı © 2003-2022 Her Hakkı Saklıdır.
belki dogrusu budur, belki ben "vicdansızlık" olarak niteliyorumdurhatadır, belki donmemesinin sebebi daha once baskası ile hazırladıgı altyapının urunudur, bir kadın seni istemedigi zaman cok extrem durumlar dısında, bu kararını sonuna kadar goturecek kadar istikrarlı ise kadınların aksine bu konuda daha duygusal, gider gelir falan yalamadır, belki daha iyisidir, her zaman yaslanılacak kadın?o senelerce omzunda yatttıgımız o kadın, canavar oluyor, telefonlara cıkmıyor, "ne var ya ne rahatsız ediyorsun" falan diyor, sasiriyoruz mına koim. ayrılık sebeplerinin ortadan kalkmadığının/kalkmayacağının bilincinde olmaları. * * binlerce nedeni vardır. erkeğin affedilemeyecek bir hata yapmış olması sadece bir tanesidir. tamamen yanlış bir önermedir. eğer çok ağar hkaretler ederek ayrılmadıysanız her kadın geri dönebilir ama hiçbiri ikinci kez geri dönmez. kiminin fil hafızasından, kiminin balık hafızasındandır. şimdi canlarım. şöyle bişeydirbir kadın ayrılık kararını kolay kolay veremez. çok farklı sebepleri var bunun. "zamanında ayrılmak" eylemini gerçekleştirebilen yiğidin de alnından öperim ayrıca, o kadar nadir ve süper bir insandır bu. her ölüm erken, her ayrılık geçtir. erkek, ota boka ayrılmaya kalkabilir. köpek gibi severken yapabilir bunu. ona da özgür çakıt'tan senin kafanı kırarım köpek şarkısını armağan ediyoruz. velhasıl, kadın eften püften sebeplerle ilişkisinden vazgeçmez, ciddi ve onarılamayacak bir sorun, yara vesaire olduğunu gördüğünde içi rahat bir şekilde "bay bay şekerim" der, yoksa diyemez. erkekse tam olarak mantığını anlayamadığım "ehhh bee yeter"ci bir tavırla gayet çözülebilecek şeyler yüzünden gider. dönmesi de bunların ilişkiyi bitirmeye yeter sebep olmamasındandır. kadın giderse, dönmez. bıraktığı yerde kendisini inandıracak, kendisini aşık edecek şeyler yeşerdiğini görmesi dönmesi için bir ihtimaldir, ama bu da yüzde 99 olmaz. benim iyi ilişki, sağlam ilişki dediğim ilişkilerde yüzde 1 ihtimal döndürmek istiyorsanız tırnak içindeki hata olan ayrılığından, vazgeçişinden; hödüklüğünüzden vazgeçip inandıracaksınız. sevgi somut bişeydir kadın için. erkek için ise, anladım ki şöyle birşeydir ben seni seviyorum, bunu göstermesem de, sana ilgisiz davransam da, hiç bir jest yapmaya, seni mutlu etmeye çalışmasam da, bunu, seni sevdiğimi ve ilişkiyi sürdürmeyi istediğimi bilmen gerekir sevdiceğim. oldu. kadınların kolayca elde edilebilmesi ya da böyle görülüyor olması bahsi geçen kadın ve erkeğin sığlığından at gözlüklerindendir. neyse konumuza gibi olsa da ilişkilerde kadınlar erkeklere göre daha sabırlı alttan alan olabiliyor çoğunlukla. ilişki boyunca incitecek erkeğin ayrılalım diyebileceği konuları affeden, unutmuş gibi yapan ama unutmayan kadındır. kadınlar unutmaz unutulmaması gereken budur. her hatayı affeder ama unutmaz. biriktirir belki yanlıştır bilinmez ama en azından insanlar hata yapabilir düsturundan ilk tökezlemede bırakmaz ilişkiyi. ne zaman ki artık bardak dolar taşar, gerçekten dayanılmaz bir hal alır durum onun için zamanı gelmiştir. ilişki biter ama kadın bir şans daha vermez. çünkü o ayrılık gününe kadar olan her hataya kendi içinde bir şans verip tolore etmiştir durumu ama artık son şansda verilmiş ve tükenmiştir. bu yüzden ki bir kadın ayrıldığı zaman geri dönmez. kimi zaman erkekler içinde durum böyledir. ilişkide çok kere şans verilmiş denenmiş durumlar tolore edilmiştir. ama her güzel şeyin bir sonu var misali dönülmez akşamın ufkuna gelir iki şansları vermeyen her olayda ayrılıp barışan çiftler bu konunun kaynağıdır aslında! neden bazı kadınlar ayrıldıktan sonra geri dönmüyorken kimileri dönüyor? gotsuzdur kadin; erkek de oyle hos. ayrilinca geri donmez ama 5 yil once bitmis iliskisini arar hala iliskilerinde, 10 yil once asik oldugu adamin ona yasattiklarinin acisini yasatir yeni sevgililerine, 3 yil once bitmis iliskinde buldugu mutlulugu geri donemez o iliskilerine, neden donemez?cevap aslinda anlatilanlarda gizli, kadin hic bir iliskisini bitirmeyi basaramadigindan, hic bir iliskisini bitirecek guce sahip olmadigindan tum iliskilerine bagli, tum iliskileriyle beraber devam eder hayatina. gecmisin gecmis oldugunu idrak edememenin, yasananin tecrubeye donmesi gerektigi gercekliginin bilincinden uzak, 10 yil oncesinin hesabini bugune kese kese devam eder, ve yarinlarina tabii sorsan nasil eser gurler, soyle biter, boyle keser atar, sanirsin cengiz hanla, sanirsin mogollarla konusuyorsun. is pratige gelince gotsuzdur kadin. cunku kadinlar ayrilik kararini vermeden en az 2 ay once bunu dusunmuslerdir, son 2 ayda da yeni denizlere yelken acarlar caaanim erkekler bunun farkinda degildir tabi. yani hicbir kadin pat diye birisinden ayrilmaz, gunlerce dusunmustur, tartmistir, hesaplamistir. ve bir zaman sonra gitmeyen biseylerin oldugunu erkege farkettirir, iste ozaman farkina varir erkek 'aa sanirim ayrilmamizin zamani gelmis' diye. ve zaten kadinin kafasina bisey yatmiyosa, karsindaki adami da degistiremeyeceksen, yani degistirirsin de ne gerek var ugrasmaya, degiscegi varsa degisir sen gittikten sonra, kafanin yattigin birine yonelmek daha mantiklidir. zaten kadinlarin %80-90 i birisi ile ayrildiktan kisa bir sure sonra yeni bir iliskiye baslar. ama erkekler hicbir zaman bu sekilde yapmazlar, kafalarina uymadigini dusundukleri anda ayrilirlar, yani kadinlar gibi tartmazlar, hesaplamazlar, acaba olur mu diye dusunmezler. cat diye ayrildiklari icin de geri donme ihtiyaci duyarlar, 'acaba yeniden baslasak tutar mi' , 'guzeldi be!', 'yalniz uyuyorum bak aq' diye. iste kadin erkek arasindaki temel fark buradadir. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Evliliğin bozulmaya başlamasının ilk belirtisinin; partnerler arası “ruhsal sevişmenin” son bulması olduğunu kaydeden Uzman Psikolog Özge Genlik, “Diğer bir deyim ile “duygusal soğukluk”tur. Öncelikle partnerler bunu anlamdıramazlar ancak duygusal bağlamda bir şey paylaşmak içlerinden gelmemektedir. Sadece zihinsel düzlemde kısa ve geçiştirici cümlelerden oluşan diyaloglar; evlilik sürecindeki ilk sarsıntıdır” diye sonra fizyolojik düzeyde de bir arada paylaşılan zamanda azalmalar gözlemlendiğini anlatan Genlik, “Duygusal boyutta ayrışan çift, zihinsel boyutta da ayrışmaya başlamıştır. Ve çoğunlukla “paylaşacak bir şeyimiz kalmadı”, “eskisi gibi heyecan hissetmiyorum, her şey çok rutin” gibi söylemlere çok rastlanır. Evlilik dönüşümsel bir ilişki sürecidir. Partneriniz size, sizi yansıtan bir ayna vazifesi görmektedir. Partnerlerin özlemleri aynıdır ancak beklentileri “sevmek ve sevilmek” her birimizin ortak özlemidir. Ancak sevgiyi ifade etme biçimindeki farklılıklar beklentileri ortaya çıkarır. Kimi insan sevildiğini duymak ister, kimisi dokunarak sevildiğini hisseder, kimisi sürekli kendisine somut düzlemde bir şeyler verildiğinde sevildiğini hisseder vb. Evlilik ilişkisi de beklentilerin farklılığından doğan bir ruhsal beslenme sürecidir. Partnerleri “farklılıklar” biraraya getirir, “aynılıklar” uzaklaştırır” diye ne zaman karar vermelidir?Evlilik zeminindeki “güç” ile “mutluluğun” dansı ahenkli olmadığında o evliliğin zaten son bulduğunu söyleyen Uzman Psikolog Özge Genlik, “Güç; esnekliktir Partnerler birbirlerini ne kadar istekle, keşif şapkalarını takarak anlamak için dinliyorlar ise evlilik zemini güçlüdür. Partnerlerden biri veya her ikisi de sadece kendi zeminlerinden anlatmak için konuştuklarında ve “dinlemek” yerine duymayı tercih ettiklerinde duygusal boşanma özgüvendir. “öz”e güvenmek; evlilikte ortak payda da partnere “istek” ve “ihtiyaçlarını” güvenle açabilmektir. “Olması gerekenleri” dayatmak ve inatla “-meli, -malı” zemininden konuşmak yerine; ayrışma ve buluşmamanın sentezinde olanı olduğu gibi kabul edebilmek rol beklentilerine girmeden duygudaşlık yapabilmek evlilik sürecindeki “mutluluktur”. Evlilik sürecindeki mutluluğun son bulması ile ruhsal boşanma ve duygusal olarak boşanmanın gerçekleştiği bir evlilik zemininde zaten düşünsel ve fiziksel boşanma somut formda hızla oluşacaktır” 4 bin yıllık mazisi olan toplumsal bir kavram olduğunu anımsatan Uzman Psikolog Özge Genlik, “Kadının “karı”, erkeğin de “koca” olarak adlandırıldığı ve karı-kocalık makamındaki zeminde kurulan ilişkinin adı “evlilik”tir. Bu bağlamda evlilik; kadın ve erkeğin duygusal-fiziksel-düşünsel ve ruhsal zeminde ortak paydada buluşma bitirmek tek tarafın kararı ile mümkündür ancak ortada evliliği bitirme gibi bir karar var ise evlilik sürecinin yara aldığını söyleyebiliriz. Boşanma statik bir olgu değil bir süreçtir. Dinamik bir yapıya sahiptir ve içerisinde pek çok kişisel, sosyal, ekonomik ve hukuksal nicelikler barındırmaktadır. Bu bağlamda boşanma sürecinin psikososyal açıdan anlamlandırılmasına yardımcı olunması özellikle tek taraflı boşanma durumlarında daha işlevsel olarak boşanma hem bir yas evresini hem de kriz evresini iç içe sergilemektedir. Boşanma kararı tek taraflı alınmış ise boşanmak istemeyen taraf kendisini çaresiz ve yalnız hissedecek belki de partnerinin geri döneceğine ilişkin obsesyonlar takıntılı düşünceler bitirmekte kararlı olan taraf tutumunda kararlılık sergiledikçe, evliliğinin sürdürmek isteyen partner “öfke, çaresizlik, uyku-iştah düzeninde dalgalanmalar deneyimleyerek duygusal ve fiziksel tansiyonun yükselmesine zemin hazırlayabilmektedir. Bu süreçte en önemli husus; evliliğini sürdürmek isteyen kişiye “alan” ve “zaman” tanınmasıdır. Çünkü evliliğini sürdürmek isteyen kişi; “kontrolsüz bir gebelik” sürecini dünayaya “merhaba” demek üzereyken, anne “korku” duygusunu deneyimliyorsa, ne yapmalı? Anneye kendi kendisini teskin edebilmesi ve doğumu gerçekleştirebilmesi için vakit ve güvenli zemin süre sonra evliliği sürdürmekte niyetli olan kişi; evlilik mekanizmasının işlevsel olmayan yönlerinin farkına varacak ve kriz ile başa çıkma mekanizmalarını güçlendirerek aslında kendi arzu ve ihtiyaçlarının tatmini yönünde eylemde bulunduğunu, ilişkinin yara aldığını ve ilişkisel süreçteki iyileşmenin ancak partnerlerin ayrışması sonucunda gerçekleşebileceğini görecek ve duyumsayacaktır” şeklinde konuştu
biten sevgi geri gelir mi