🎣 Allah In Varlığı Ve Birliği Ile Ilgili Ayetler Kısa
İrade kendisini irade eden ve edilene bağlar. İlahi mertebenin tahsis edildiği Elif, Ze ve Lâm harfleri, başlangıcın reddine delalet eder ki o da ezel demektir. İlahi mertebe ve insan mertebesine tahsis edilen harflerin sayısı eşittir ve 3 tür. İnsan mertebesine tahsis edilen harfler Nun, Sad ve Dat’dır.
AboneOlmayı Unutmayalım.. Teşekkürler.. 😆..#Sanat #Bilim #Eğitim #Görsel
AYETELKURSİ’DE GEÇEN ALLAH’IN İSİMLERİ VE ANLAMLARI. El-Hayy: Diri, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten anlamına gelir. El-Kayyum: Gökleri ve yeri her şeyi tutan anlamına gelir. El- Aliyy: Pek Yüce, pek yüksek anlamına gelir. El- Azim: Çok azametli olan anlamına gelir.
PeygamberEfendimiz’den Allah’ın varlığı ile ilgili olarak sonraki alimlere, imkan, hüdûs, gâye ve nizam delilleri konusunda ilham kaynağı olacak hadisler nakledilmiştir. Hz. Peygamber bir gece sabaha yakın kalkmış, dışarıya çıkıp göğe bakmış ve şu ayetleri okumuştur: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzü
Allahsameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur. İslam alimleri, Allah’ın varlığı ve birliği ile ilgili çeşitli delilleri ileri sürmüşlerdir. İmkan, nizam, temanu ve hudus delili bunlardan başlıcalarıdır. İmkan delili: Evren ve içindeki tüm varlıkları sonradan yaratılmıştır. Sonradan
AdileAdmin. Şura Suresi Hakkında Bilgi. (سورة الشورى) Kur’an-ı Kerîm’in kırk ikinci suresi. Mekke döneminde Fussılet suresinden sonra nazil olmuştur. İbn Abbas’tan gelen rivayetlerin birinde 23. ayetten itibaren dört ayetin Medine’de nazil olduğu kaydediliyorsa da bu görüş isabetli bulunmamıştır (Ebü’l
Duaeden insan, bütün varlığı ile Allah’a yönelir ve O’ndan istek ve dilekte bulunur. DUANIN ÇEŞİTLERİ 1-) SÖZ VE KALPLE YAPILAN DUA: Sözle ve kalple yapılan dua; kalp ve dil ile Allah’ı anmak, O’na saygı ifade eden cümleleri okumak, dünya ve âhiret ile ilgili isteklerde bulunmak, af ve mağfiret dilemektir.
İslâmbilginleri bu kelimenin tarifini, aynı anlama gelen bazı kelime farklılıklarıyla şu şekilde yapmışlardır: “Allah, varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere lâyık bulunan zâtın adıdır” (الله اسم للذات الواجب الوجود والمستحق لجميع المحامد) (Tehânevî, “el-ulûhiyye
Kurân-ı Kerîm bize yaratılışın evrelerini (6 gün) anlatır. [1] Burada insanın yaratılışının hangi evrede olduğuna dair net bir bilgi verilmez ise de insanın evren bütünüyle yaratıldıktan sonra yaratıldığına dair dolaylı bilgilere rastlanır. [2] Tevrat’ta ise bu konular daha açık geçer. [3] Evrenin yaratılması Allah için bir “ol” emrinden ibaret ise de
Kainattakidüzen Allah’ın birliğinin en açık delilidir. Çoğunluğu Mekke’de nazil olan Kur’an ayetlerinin bir kısmı doğrudan tevhidi anlatır. Allah’ın birliğini ikrar etmek ve her çeşit ortağı O’ndan uzak tutmakla gerçekleşen tevhid, İslam dininin en önemli özelliğidir.
Güneşin ayın yörüngeleri, big bang ve genişleyen evrenle ilgili ayetler Fussilet 53'te söylenen şeydir; "onlara delillerimizi gerek dış dünyada, gerek kendi öz varlıklarında göstereceğiz; ta ki Kur'ân'ın, Allah tarafından gelen gerçeğin ta kendisi olduğu onlar tarafından da iyice anlaşılacak" Allah delillerini Kur'an
SINIFDİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ YAZILI ÇALIŞMA NOTLARI. 1. ÜNİTE: İNSAN VE DİN. Fıtrat: Allah Teâlâ'nın insanları kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir kabiliyet üzere yaratmasıdır. -Tevhit: Allah'ın varlığı ve birliği'dir. (Monoteizm'in İslam inancındaki karşılığıdır) İhlas suresi Tevhid'e örnektir.
a0yvWX. • Kuran-ı Kerim akıl ve gözlemle Allah’ın varlığını ve birliğini bulmada bizlere yol gösterir. İnsanların akıllarına ve kalplerine seslenerek ayetlerdeki gerçekleri düşünmelerini ister. Böylece Kur’an insanların Allah’ın varlığıyla ilgili doğru çıkarımlar yapmalarına yardımcı olur. • İnsanlar, basit çıkarımlarla Allah’ın varlığı ve birliği fikrine kolaylıkla erişebilirler. Hayatta hiçbir şey kendiliğinden ve tesadüfen olamaz. Tüm varlıkları meydana getiren bir sebep bulunur. Her elbise bir terziye, her sıra bir marangoza ve her resim bir ressama ihtiyaç duyar. Ressam olmadan bir resmin meydana gelmesi mümkün değildir. Evren de yoktan var olduğuna göre onu da yaratan bir güç vardır. O da Yüce Allah’tır. "Göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı?" Gâşiye suresi, 18-20. ayetler • Allah'ın varlığı ve birliği hakkında İslam bilginlerinin ortaya koyduğu deliller şunlardır; Gaye ve Nizam Delili Bu delil dış dünyada gördüğümüz varlıkların sahip olduğu düzen ve amaçtan hareketle Allah’ın varlığını ve birliğini ispatlamaya çalışır. Kâinatta var olan her şey bir ölçü ve ahenk içindedir. Hücreden insana, atomdan galaksilere kadar mükemmel bir düzen işlemektedir. Evrende bulunan varlıklar madde ve atomdan oluşmaktadır. Dolayısıyla varlıklar kendi başlarına bir düzen oluşturacak güce ve kudrete sahip değildir. Bu bir tarafa, kendilerini bile oluşturamazlar. Karşımızda duran bu harika düzenin ve varlıkların amaçlı hareketlerinin kendiliğinden ortaya çıkması imkânsızdır. Öyleyse bunları tasarlayan bir yaratıcı olmalıdır. İşte bu varlık tüm evreni ve içinde bulunanları yaratan ilim ve kudret sahibi Yüce Allah’tır. Ekmel Mükemmel Varlık Delili İnsan doğası yüce bir yaratıcıya inanma eğilimi taşır. Bu delil Allah’ın varlığını insanın zihninde oluşan bir düşünceden hareketle ispatlamaya çalışır. Bu düşünce Fârâbî, İbn Sînâ gibi hem İslam hem de Batılı felsefeciler tarafından kabul edilmiştir. Buna göre insanın zihninde mükemmel varlık düşüncesi mevcuttur. Bu düşünce insanın kendi ürettiği bir şey değildir. Böyle bir varlığın mutlaka olması gerekir. İşte bu mükemmel varlık düşüncesi insana kendisi mükemmel olan Allah’tan gelmiştir. 10. sınıf 1. ünite diğer konular için tıklayın ›
Oluşturulma Tarihi Temmuz 02, 2021 1608Allah'ın varlığının delilleri sürekli olarak araştırılmaktadır. Dinimizde Allah'ın varlığına dair bir takım deliller sunulmuştur. Allah'ın varlığının delilleri maddeler halinde kısaca ne olduğu sorgulanmaktadır. Son yıllarda Allah'ın varlığının delilleri araştırılmaktadır. Peki Allah'ın varlığının delilleri nelerdir? Allah'ın varlığının delilleri maddeler halinde kısaca nelerdir? İşte Allah'ın varlığının delilleri ile ilgili tüm inancı dinimizce olmazsa olmazdır. Bir kişi eğer Allah'ın varlığına inanmıyorsa İslam dinine mensup olamaz. İslam alimlerine göre Allah'ın varlığı için delil sunmaya ihtiyaç yoktur. Allah inancı insanda mutlaka olması gerekmektedir. İslam'a göre de Allah birdir ve Allah tektir. Herhangi bir şekilde eşi ve benzeri bulunmamaktadır. Kur'an-ı Kerim'in bir suresi olan ihlas suresinde de bu durum açık bir şekilde belirtilmiştir. Evrenin yaratıcısı Allah'tır ve Allah'tan başka bir yaratıcı bulunmamaktadır. Allah'ın Varlığının Delilleri Maddeler Halinde Kısaca Nelerdir? - Allah'ın yaratmış oldukları bizzat olarak Allah'ın varlığına bir delil oluşturur. - Allah'ın göndermiş olduğu kutsal kitaplar da Allah'ın var olduğuna dair bir delildir. - Fıtrat kavramı da Allah'ın varlığının bir diğer delilidir. - Dinimizde yer alan alemde yer alan tüm canlılar bir yaratıcıya muhtaç olup bu kavram ise hudüs kavramıdır. Hudüs kavramı da Allah'ın varlığının bir delilidir. - Alemin var olması için bir sebep olması gerekir. O sebep ise yaratıcının oluşudur. Bu kavrama da imkan kavramıdır denir. Bu kavram da yine Allah'ın varlığının delilidir. - Tabiatta muhteşem bir ahenk ve düzen hakimdir. Bu ahenk ve düzeni de mutlaka bir yaratıcı tayin eder. Bu ahenk ve düzeni sağlama ise nizam kavramıdır. Nizam kavramı da Allah'ın varlığının delillerindendir. - Kur'an-ı Kerim'de yer alan bir ayete göre de "İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki, onun gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun..." Fussılet 41/53 Diyanet Diyanetin yazısı - İslam bilginlerine göre Allah'ın varlığı gözle görülmesi mümkün değildir. Çünkü ayette de belirtildiği üzere onu hiçbir göz idrak edemez fakat o bütün gözleri idrak eder denilmiştir. - Allah'ın yaratmış olduğu evren ve tabiat onun bir yaratıcı olduğunun ve var olduğunun en büyük delilleri arasındadır. - Allah'ın varlığının delilleri insanı doğru yola getirmek bu konuda herhangi bir şüphesinin olmamasını sağlamak içindir. - İnsanlar için de hem iç dünyada hem de dış dünyada varlıklara bakarak Allah'ın varlığını ve birliğini anlayabilecek delilleri görebilir. Kaynak Diyanet
CevapDeğerli Kardeşimiz;Allah’ın varlığını ispat eden bütün deliller, aynı zamanda başka bir İlahın olmayacağı ve olamayacağı anlamına gelir. Risale-i Nurların tevhide dair göstermiş olduğu bütün deliller aynı zamanda başka bir İlahın vücudunu her bir sanatının üzerinde isim ve sıfatlarının nakışlarını izhar ve ilan ediyor. Biz bu nakışlara bakarak Allah’ın hem varlık ve birliğini hem de isim ve sıfatlarını kolaylıkla görüp imanımızı taklitten tahkikiye göze hitap eden muazzam görsel mucizeler ve estetik süslemeler sonsuz basar sahibi bir Zatın varlığını kati bir şekilde ispat eder. Bir çiçeğin görsel harikalarını görmeyen bir Zatın icat etmesi elbette kabil değildir. O zat görüyor ve sonra görsel incelikleri ve harikaları icat aynı şekilde, kainattaki muazzam sesler ve nağmeler güzel ve şirin sedalar her şeyi işiten ve gören bir Zatın varlığına işaret ediyor. Suya o güzel şırıltıyı veren Zatın -haşa- sağır olması ve o şirin sesleri işitmemesi mümkün değildir. Kainattaki bütün sesler ve sedalar Allah’ın Semi ismine birer levha gibidir. Bu levhayı takip eden en sonunda o Semi ismine hadsiz ve sayısız imkan ve ihtimaller içinden en güzeli ve en mükemmeli seçmek hakikati sonsuz bir irade sahibini ispat kelime anlamı olarak, varlığı mümkün olan şeylere denir. Yani, var olması ile yok olması eşit olan demektir. Bu eşitlikten var olanlara, vaki; yok olanlara da mümkün denir. İşte bu eşitliği bozmak ancak ve ancak mümkinat cinsinden olmayan Vacip bir vücutla mümkündür. Zira mümkünün mümküne illet, yani sebep olması imkansızdır. Yoksa devir ve teselsül dediğimiz, mantıksız şeyleri kabul etmemiz gerekir ki, bu da muhaldir. Şimdi varlık sahasına çıkmamış bir mümkün, nasıl olur da başka bir mümkünün varlık sahasına çıkmasına sebep olabilir. Önce kendisi, bir varlığa kavuşsun, sonra başka mümküne illet ve sebep olsun. Buradan açıkça anlaşılır ki Mümkün, mümküne sebep olup yaratıcılık yapamaz. Demek başlangıcı olmayan bir sebep olması gerekir ki, bu mümkünlere illet olsun. Bu da ezeli ve ebedi olan Allah’ bir atom sayısız cisimlere veya vücutlara girme kabiliyetinde iken, en uygun ve mükemmele girmesi ve girdikten sonra her aşamada başka imkanlar ile karşılaşması ve oralarda da bir tercih edici ve tahsis edicinin varlığına muhtaç olması gayet mükemmel derecede tevhide işaret eder. Atomun her adımı tevhide bir levha hükmündedir. Şuursuz atomun o binlerce imkan ve tercihler içinde en mükemmelini ve kendine en uygun olanı bilmesi ve tercih etmesi imkansız olduğu için, o adımların ve hareketlerin her safhasında ve aşamasında Allah’ın tercih ve tahsisini görmek katiyetle zaruridir. Üstad Hazretleri böyle bir tarz ve yol ile her şeyin üstünde imkan ciheti ile tevhide delil sonsuz hikmet ve faydalar nasıl Allah’ın sonsuz ilmine işaret ediyor ise, aynı şekilde bu hikmet ve fayların vücutları ve fiilleri de Allah’ın sonsuz kudretine işaret ediyor. Zira o hikmet ve fiilleri icat edip varlık sahasına çıkaran Allah’ın kudret vagonu diğer vagon çekiyorsa en baştakini kim çekiyor? Bir harf bile katipsiz olmaz iken şu mükemmel insanın ve evrenin sahipsiz olacağını nasıl düşünebiliriz. Ayrıca bir şeyi yapan usta bile, yaptığı şeyin türünden değildir. Örneğin saatı yapan saat türünden, harfi yazan da harf türünden değildir. Şu halde bizi ve evreni yaratan da bizim ve evrenin türünden olmaması gerekir. Bu konuda size faydası olacağını düşündüğümüz bazı açıklamaları gönderiyoruz. Ayrıca başka sorularınız varsa daha açık sorabilrsiniz. Selam ve dua ile… Varın isbatı, yokun isbatından her zaman daha kolaydır. Bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduğunu, bir tek elmayı göstermekle isbât edebiliriz. Halbuki yokluğunu iddiâ eden kimse bütün yeryüzünü, hattâ kâinatı dolaşıp, ancak ondan sonra onun yokluğunu isbat edebilir. Bu ise, imkânsızlık çapında bir zorluk demektir. Öyleyse diyebiliriz ki, yok hiçbir zaman isbat edilemez... İki isbat edici, binlerce nefy ve inkâr ediciye tercih edilir. İki kişi aynı hakikatta ittifak etmişse, binlerce insanın kendi dar pencerelerinden şahsî bakışlarıyla onu inkârları hiçbir değer ifâde etmez. Bir sarayın kapılarından dokuz yüz doksan dokuzu açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia inkârcı, devamlı sûrette kapalı olan o bir tek kapıyı nazara verip onu göstermek ister. Aslında o kapı da, onun ve onun gibi olanların gözlerine çekilmiş perde sebebiyle, onların ruh dünyâlarına kapalıdır. Mümin için kapalı kapı yoktur. Yeter ki gözlerini yummasın!... Zaten dokuz yüz doksan dokuzu herkese açıktır. Hem de ardına kadar... İşte o kapı ve o delîllerden birkaçı1- İmkân DelîliÂlem, mümkinât nevindendir. Yani varlık ve yokluğu müsâvidir. Varolduğu gibi, olmayabilir de. Varolurken de, hadsiz oluş keyfiyetlerinden herhangi birinin olması imkân dahilindedir. Yani en az varolan kadar, olmayan da var olma şansına sahiptir. Her mümkin ise, kendi dışındaki bir sebebe bağlıdır. Öyleyse önce var olmayı, sonra da var olma şekil ve keyfiyetini, olmamaya ve olması mümkün diğer şekil ve keyfiyetlere tercih eden birisi vardır. O da Allah cc Hudûs DelîliÂlem mütegayyirdir, durmadan değişiyor. Değişen herşey sonradan olmuştur. Bu bakımdan madde ezelî olamaz. Evet, maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kâinatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi vakalar, varlığın bir başlangıcı olduğunu gösteriyor. Sonradan olan her varlığın bir yaratıcısı vardır; illetsiz malûl, sebepsiz netice ve sanatkârsız sanat mümkün değildir. Sebebler ise zincirleme devam edip sonsuza kadar gidemez. Öyleyse durmadan değişen, ezelî olmayıp sonradan meydana gelen ve bir ilk sebebe muhtaç olan şu madde âleminin de bir muhdisi vardır. O da Allah Hayat DelîliHayat şeffaf bir muammâ!.. Evet o, zâhirî sebeplerle izah edilemeyecek kadar düşündürücü ve yaratıcı güce delalet etmesi bakımından da şeffaftır. Evet o, doğrudan doğruya Yaratıcısını gösterir ve ilân eder. O, muammâ oluşuyla ilim adamlarını, şeffafiyetiyle de avamdan insanları büyüleyen sihirli bir vakadır. Ve hayat âdeta hâl diliyle “Beni var edip yaratan ancak Allah dır” der..4- İntizâm DelîliHer varlık kendi parçalarıyla bir âhenk ve bütünlük içinde olduğu gibi, bütün kâinat da kendisini meydana getiren varlık parçalarıyla bir âhenk ve bütünlük içindedir. Bu ise bir nizam ve intizamın varlığını haber veren yanıltmaz bir delildir ve bir Nâzım'a delalet eder ki, O da ancak Allah Sanat DelîliAtomdan insana, hücreden galaksilere kadar bütün kâinatta ince ve baş döndürücü bir sanat göze çarpmaktadır. Evet, bir baştan bir başa kâinattaki her eser; çok büyük sanat değerine sahiptir; çok kıymetlidir; çok kısa zamanda ve çok kolay yapılmaktadır; çok sayıda olmaktadır; karışık ve çeşit çeşittir; devamlıdır. Hâlbuki, zâhire göre kısa zamanda, çok sayıda, kolay ve karışık yapılan işlerde sanat ve kıymet olmaması gerekir. Ancak yapan Allah cc olursa, o zaman her şey değişir ve zıtlar biraraya gelir!.6- Hikmet Ve Gâye DelîliHer varlıkta kendine mahsus bir gâye, bir maksad, bir fayda ve bir netice takip edildiği göze çarpmakta ve bir zerrede dahi abes, gâyesizlik, manâsızlık ve israf sayılacak herhangi bir durum müşâhede edilmemektedir. Hâlbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanât dünyasında, ne de eşya ve hâdiselerde şuur ve idrâk mevcut değildir ki, bu gayeler silsilesi takip edilebilsin.. Öyle ise, kâinattaki bu şuurlu işleyişi ve bu hikmet ve gâyeleri ancak Allah cca isnad etmekle makul bir yol tutmuş Şefkat-Merhamet ve Rızık DelîliBütün yaratıkların ve bilhassa insanın ihtiyacı sonsuz, ihtiyarı ise bir hiç hükmündedir. Öyleyken, bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları hiç ümit edilmeyen yerden ve hiç ümit edilmeyen bir tarzda, kimin neye ne kadar ihtiyacı varsa, o keyfiyet ve miktarda karşılanmaktadır. Yardım gönderilmesi, gönderilen bu yardımın ihtiyaca tam cevap vermesi açıkca isbât ediyor ki, bütün bu ihtiyaçlara, her şeye kendisinden daha yakın bir şefkat eli cevap vermektedir. Kâinat çapında işleyen ve sonsuza kadar da işleyecek olan bu sistemli şefkat, merhamet ve rızıklandırma, bütün bu işleri yapabilme sıfatlarıyla muttasıf ve noksan sıfatlardan da münezzeh bir Zât-ı Akdesi anlatmakta ve isbât Yardımlaşma DelîliBiribirine en yakın olandan en uzak olana kadar, bütün mahlûkat birbirlerinin yardımına koşuyor. Aralarında hiç münasebet bulunmayan iki ayrı varlık cins ve nevi, böyle bir yardımlaşmada âdetâ aynı bütünün parçaları haline gelip birbirini tekmil edip tamamlıyor. Düşünmeli ki, bakteriler, solucanlar ve toprak elbirliği içinde ve aynı gâye etrafında toplanıp bitkilerin imdâdına koşuyor ve bu imdâda koşuş tekerrür edip duruyor. Akıl ve şuurdan mahrum bu varlıkların, aklı hayret ve şuuru hayranlık içinde bırakan bu faaliyetleri, perde arkasında Vâcib-ül Vücud bir Zâtın hikmet dolu faaliyetini gözler önüne sermektedir. Yani bütün kâinat, bu yardımlaşma diliyle “Allah” demektedir...9- Temizlik Delîliİnsandan arza, arzdan semânın derinliklerine kadar, bütün kâinattaki nezafet ve temizlik, başlı başına bir delîl olarak, bize Kuddûs ismiyle müsemma bir Zât ccı anlatmaktadır. Evet, toprağı temizleyen bakteriler, böcekler, karıncalar ve nice yırtıcı kuşlar.. rüzgâr, yağmur ve kar.. denizlerde aysbergler ve balıklar; fezamızda atmosfer, semada kara delikler; bünyemizde kanımızı temizleyen oksijen ve ruhumuzu sıkıntılardan kurtaran mânevî esintiler, hep Kuddûs isminden haber vermekte ve o ismin verasındaki Zât-ı Mukaddesi Sîmâlar DelîliEsasen bütün mâhlûkata teşmili mümkün iken, meseleyi müşahhaslaştırmak açısından, sadece insanı ve her insan ferdini diğerlerinden farklı kılan onun en bariz ayırıcı vasfı durumundaki sîmâsını ele alarak mevzûya yaklaşmış olalım Herhangi bir insanın sîması, en ince teferruatına kadar kendisinden evvel geçmiş milyarlarca insandan hiçbirisine katiyen benzememektedir. Bu kâide, kendisinden sonra gelecekler için de aynen geçerlidir. Bir cihette birbirinin aynı, diğer cihette birbirinden ayrı milyarlarca resmi küçücük bir alanda çizip, sonra da kendileri gibi olması mümkün milyarlarca resimden ayırmak ve herşeyi sonsuz ihtimal yolları içinde bir yola ve bir şekle sokmak, elbette ve elbette yarattığı her varlığı, hem de hiç kapalı bir yanı kalmamak üzere bilen ve o varlığa istediği şekli vermeye gücü ve ilmi yeten Cenâb-ı Hakk'ı en sağır kulaklara dahi duyuracak kuvvette bir ilândır. Evet, sîmâda yer alan uzuvları başka sîmâlardaki uzuvlardan ayrı yaratmak ve her gözü, mutlak surette diğer gözlerden tefrik ettirici bir özellikle techiz etmek, gözünde fer olmasa bile, sînesinde kalb bulunan her vicdân sahibine, bütün bunları yaratıp sonsuz hikmetlerle donatan Zât ccı gösterir ve tanıttırır..11- Sevk-i İlâhî DelîliYavru ördek, yumurtadan çıktığı anda yüzmesini becerebiliyor. Kozadan çıkan karıncalar, hemen dehliz kazmaya başlıyorlar. Arı, çok kısa zamanda sanat hârikası olan peteği; örümcek ise, gergef inceliğindeki ağını örebiliyor. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, bunlar ve bunlar gibi olanlar, başka bir âlemde kendilerine öğretilen mâlumatla ve yaratılıştan gelen bir kâbiliyetle iş görüyorlar. Halbuki insan, her şeyi bu dünyada öğrenmek mecburiyetindedir; hem de varlıklar arasında istidatça en mükemmel yaratık olduğu halde. Demek oluyor ki, diğerlerine bu husûsiyetleri veren bizzat kendileri değil, her yaptığını hikmetle yapan bir Zâttır ki, onlara böyle ihsanda bulunmuş... Kilometrelerce ötede yumurtalarını bırakıp dönen yılan balıklarının yavruları, yumurtadan çıkar çıkmaz yola koyulur ve annelerini sanki elleriyle koymuş gibi bulurlar. Bunu İlâhî bir sevkten başka ne ile izah edebiliriz? Hayvanlarda gördüğümüz bu hârikulâdelik, ancak ve ancak Allah ccın bir vergisi olarak açıklanırsa, işte o zaman buna aklî ve mantikî bir açıklama nazarıyla bakılabilir. Yoksa, başka her yorum, sadece bir safsatadan ibaret kalır..12- Rûh ve Vicdân DelîliMahiyetini bilmemekle beraber, varlığından kimsenin şüphe etmediği rûhumuzun ve ona ait fonksiyonların cesedimize hükmediş keyfiyeti de, yine Cenâb-ı Hakk'ı bildiren delîllerdendir. Dünyada Emir Âlemini temsil eden cevher rûhtur ve rûh, bu âleme ancak terakkî ve tekâmül için gelmiştir. Hikmetin neticeye tesiri mevzûmuzun haricinde olduğu için, biz burada yalnızca onun delâlet ettiği noktaya temasla iktifa ediyoruz. Evet, madde âlemiyle mâhiyeti noktasında hiçbir münâsebeti olmayan rûhun kendine mahsûs bir âlemden buraya gönderilişi, olgunlaştırılmaya tâbi tutuluşu ve bunun da belli bir programla yürütülüşü, şüphesiz Cenâb-ı Hakk'ı ilân eden en mühim delillerden biridir. Diğer taraftan, insandaki iç sezişler ve zâhirî hiçbir sebep yokken Rabbe dönüşler ve O'na yönelişler ve bu hâdiselerin milyonlara ulaşan adette tekrar edilişi açık bir delildir ki, insanda yaratılıştan var olan ve Hakkı bulmanın en mühim vesilelerinden biri durumunda bulunan vicdân, kendi Yaratıcısına, O'na perestiş etme derecesinde meftundur ve bütün varlığıyla O'nunla irtibat halindedir. Zaten “Elest Bezmi” nin yanıltmaz şahitlerinden biri de, vicdân değil midir? İşte vicdân, bu şahitliğin hakkına riâyet zarûret ve mecbûriyetinin sevkiyle “Allah” demektedir...13- Fıtrat ve Tarih DelîliHer insanda iyi ve güzele karşı bir sevgi, buna mukabil kötü ve çirkine karşı da bir nefret hissinin varlığı, aksi hiç kimsenin hatırından bile geçmeyecek vuzûh ve açıklıkta bir realitedir. Demek oluyor ki, bu duygular, ahlâklı davranma ve iyi işler yapma yönündeki meyilleri ve ahlâksızlıktan ve çirkin davranışlardan da nefret verip kaçınmayı temin eden yapıları itibâriyle delalet etmektedir ki, insana iyiyi, güzeli emreden ve onu kötülük ve çirkin davranışlardan meneden sistemin sahibi kim ise, kendisine bu duyguları veren de, O Zâttır. Bu Zat da, hiç şüphesiz Allah ccdır. Dinler tarihi şahittir ki, beşeriyet hiçbir devrini dinsiz geçirmemiştir. Bâtıl, hattâ gülünç dahi olsa hemen her devirde bir dine inanmış ve bir manevî sistemi takip etmiştir. Ayrıca, inanmak bir zarûrettir; zira o fıtratta vardır. İnsan fıtratına bu ihtiyacı yerleştiren Zâtla, bize inanmayı emreden Zât, aynı Zâttır. Ve O da Allah cc Duygular Delîliİnsan, binlerce duyguyla techiz edilip donatılmıştır. Her duygu, madde dışı bir âlemden mesaj mahiyeti taşır. Ancak insanda bir duygu daha vardır ki o, doğrudan doğruya Cenâb-ı Hakk'ı tanıtır. Bu duygu, insanda varolan ebed ve sonsuzluk duygusudur. Bu duygu sebebiyle insan, dâima ebed için didinir ve ebed için çırpınır. Sonlu olan hiçbir şey, onu hakiki manâda tatmin edemez. Ve bu duygu, insana başka bir sonlunun tesiriyle tevdî edilmiş olamaz. Sonlu olan sebeplerin hiç biri, bu sonsuzluk bâdesini sunamaz. Hâlbuki, bunun varlığı bir vâkıadır, inkârı da kâbil değildir. Öyleyse bu duygu bize, bizi bu duygu ile yaratan Zât tarafından verilmiştir.. Ve, ebedî hayatı da yine O İttifak DelîliOn tane yalancı, arka arkaya gelip bize evimizin yandığını söylese, bu adamların hayatta bir defa dahi doğru söylediklerini duymamış olmamıza rağmen, “ihtimal” der onlara inanırız. Zirâ ortada bir ittifak hâdisesi var. Halbuki, bahsini ettiğimiz ittifak, binlerce Peygamber, yüzbinlerce evliya ve milyonlarca da inanan insan arasında meydana gelmiş bir ittifaktır. Muhtelif zamanlarda ve ayrı ayrı mekânlarda yaşamış bu insanların ittifak ettiği en birinci nokta, “Allah vardır” hakikatıdır. On yalancının bir yalan üzerindeki ittifakına ehemmiyet verildiği halde, milyonlarca, hem de hayatlarında bir kere dahi yalan söyledikleri duyulmamış Nebîler ve velilerin bu çaptaki ittifakına inanmayan insan nasıl insan olabilir? Ve ona nasıl akıllı denebilir..?16- Kurân DelîliKur'ân-ı Kerim'in Kelâmullah olduğunu isbat eden bütün deliller, aynı zamanda Cenâb-ı Hakk'ın varlığının da bürhanları durumundadır. Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğuna dâir yüzlerce delil vardır ve bunlar, o mevzû ile alâkalı İslâm kaynaklarında en ince teferruatına kadar tafsil edilmiştir. Biz, meselenin isbât yönünü o eserlere havale ile iktifa ediyoruz. Evet, bütün bu deliller, kendilerine mahsûs dilleriyle “Allah vardır” Peygamberler DelîliPeygamberlerin ve bilhassa Peygamberler Efendisi İki Cihân Serveri savnin peygamberliğini isbât eden bütün deliller de, yine Cenâb-ı Hakk'ı anlatan bürhanlara dahil edilmelidir. Zirâ peygamberlerin varlıklarının gayesi, Tevhid, yani Allahın varlık ve birliğini ilân etmektir. Öyleyse, her peygamberin kendi peygamberliğini isbât eden bütün delilleri, aynı zamanda bütünüyle Cenâb-ı Hakk'ın varlığına da delil olmaktadır. Ne var ki, onların peygamberliğini isbât eden delillerin serdi, şu andaki mevzûmuz dışında kaldığından, teker teker üzerlerinde durmayacağız. Şimdilik sadece şunu arz edelim ki, bir peygamberin hak nebî olduğunu ifâde eden bütün deliller, aynı kuvvetle, hattâ daha da öte bir kuvvetle “Allah vardır ve birdir” ve dua ile...Sorularla Risale Editörü
Allah’ın bir olduğunun delillerini birçok başlık altında toplayarak incelemek mümkündür. Yüzyıllardan beridir sayısız İslam âlimi ve düşünür tarafından Allah’ın birliği ve varlığını kanıtlamak için çeşitli sistematik düşünce metotları bulmuşlardır. Bu düşünce sistemleri sayesinde günümüzde Allah’ın varlığını ve tekliğini daha iyi anlayıp kavrayabiliyoruz. Allah’ın birliğini şu başlıklar altında incelemek bizim Allah’ın varlığını ve birliğini anlamamızda yardımcı olacaktır. Allah’ın birliğinin delilleri maddeler halinde şu başlıklar altında açıklanacaktır;Tevhit DelilleriNizam/ İltizam DeliliAllah’ın birliğine kanıtlar aramadan önce Allah’ın varlığına ve birliğine kayıtsız şartsız iman etmek gerekmektedir. İslam dininde iman bütün her şeyin başında gelmektedir. Yukarıda bahsettiğimiz başlıklar doğrultusunda yapacağımız açıklamalarla, Allah’ın birliğine delilleri daha rahat ve kolay kavrayacağınızı DelilleriTevhit, bilindiği üzere Allah-u Teala’nın varlığını ve birliğini ifade etmektedir. Varlık ve birlik kavramları ayrı ayrı incelenmesi gereken iki önemli kavramdır. Kainatta mevcut olan düzen, güzellik, birlik ve bütünlüğündeki sırlar Allah’ın da birliğine kanıt oluşturmaktadır. Evrendeki bütün işleyişin bir biriyle olan bağlantısı bizi tek bir yaratıcının olduğu sonucuna götürmektedir. Yüce Allah bizlere Kuran-ı Kerimde bu konu hakkında şunları sölemektedir.’Lev kane fihima alihetun illallahu le fesedeta fe subhanallahi rabbil arşi amma yasıfun’’ Enbiya – 22/21Türkçe Anlamı ’Şayet her ikisinde de yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar var olsaydı mutlaka ikisinin de düzeni bozulurdu. Yerin ve göğün rabbi Allah, şüphesiz ki onların nimetlerinden uzaktadır.’’Görüldüğü üzere bu ayette Allah’ın tekliğine oldukça önemli bir kanıt bulmaktayız. Eğer ki Allah’tan başka ilahlar olsaydı evrende yerin ve göğün bütün dengesi ve düzeni bozulurdu. Mantık çerçevesinde düşünüldüğünde de bu durum gayet DeliliNizam delili, tevhit deliline ek olarak yine bizlere evrenin işleyişi ve düzeni hakkında bilgiler sunarak Allah’ın varlığına ve birliğine en önemli kanıtlardan biridir. Nizam delili kısaca; evrende var olan her şeyin belirli bir amacı olduğuna ve bu amaç doğrultusunda bir birleriyle uyum içerisinde hareket etmeleri nizam delinin temelini oluşturmaktadır. Başlangıcından sonuna kadar bu düzen ve iltizamın kendi kendine oluşamayacağı, Allah’ın varlığına ve birliğine kanıt oluşturmaktadır. En basit tabiriyle evrende işleyen bu düzen ve sahip olduğu gayeler neticesinde bir yaratıcıya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yaratıcı ise muhakkak ki Allah – u Teâla’dır. Bununla ilgili Kuran-ı Kerim’de şu ayet delil olarak karşımıza çıkmaktadır.’Huvellezi yusavvirukum fil erhami keyfe yeşa la ilahe illa huvel azizul hakim’’ Ali İmran – 6/3Türkçe Anlamı ’O Allah sizleri ana rahminde istediği gibi şekillendirendir. O, Allah’tan başka ilah yoktur. Muhakkak ki Allah hâkim olan ve güç sahibidir.’’Bu ayette de açık açık yaratılış ve suretlerin nasıl oluştuğu hakkında bilgiler verilmektedir. Bu ayetler doğrultusunda Allah’ın varlığını ispatlayan deliller ve birliğine işaret eden deliller kuranı kerimde birçok ayetle karşımıza ı Kerim’de Allah’ın Birliği Hakkında DelillerAllah’ın birliğine ve varlığına kanıt olarak Kuran-ı Kerim’de birçok ayet vardır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır;’Ve ilahukum ilahun vahid la ilahe illa huver rahmanur rahim’’ Bakara – 163/2Türkçe Anlamı ’ Ey müminler! Sizlerin ilahı tektir ve Allah’tan başka ilah yoktur. O, rahman ve de rahimdir.’’’Kul lev kane meahu alihetun kema yekulune izen lebtegav ila zil arşı sebila’’ Ali imran – 42/17Türkçe Anlamı’’ De ki Şayet onların iddia ettikleri gibi Allah ile birlikte başka ilahlar olsaydı, o zaman o ilahlar da yerin ve göğün sahibi olan Allah’a ulaşmak için çareler arayacaklardı.’’Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere Allah’ın birliği ve varlığı açık bir şekilde Allah tarafından biz insanlara anlatılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim mealinden, Allah’ın varlığı ve birliği ile ilgili bir ayet bularak defterinize yazınız. 5. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabında yer alan sorunun cevabını kısaca aşağıdaki böümde yazdık. Allah’ın varlığını ve birliğini bizlere gösteren ayetler vardır. Bu ayetler çevrmizden çeşitli örnekler vererek bizlerin düşmesini ve Allah’ın var olduğunu anlamamızı Kerim mealinden, Allah’ın varlığı ve birliği ile ilgili bir ayet bularak defterinize Varlığı ve Birliğini anlatan ayetler;1. Göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren öyle deliller var ki! Onlar, bu delillerle sürekli iç içe, yan yana bulunurlar, fakat üzerinde hiç düşünmeden tam bir aldırmazlık içinde onlardan yüz çevirirler! Yusuf Suresi 105. Ayet2. O Allah ki, yeryüzünü enine boyuna yayıp genişletti, oraya yerinden oynatılamaz dağlar yerleştirdi, nehirler akıttı ve orada her bir ürünü çifter çifter yetiştirdi. O, sürekli olarak geceyi de gündüze bürüyüp duruyor. Doğrusu bütün bunlarda, sistemli düşünebilen kimseler için nice deliller, alınacak nice dersler vardır. Ra’d Suresi 3. Ayet3. O Allah ki, gökten su indirir. İçme suyunuz ondan meydana geldiği gibi, hayvanlarınıza yedirdiğiniz otlar ve ağaçlar da ondan yetişir. Nahl Suresi 10. Ayet4. O, yeryüzünde sizin için her türde ve her renkte daha nice hayvanlar ve bitkiler yaratmıştır. Elbette bunda düşünüp öğüt alan bir toplum için büyük bir ibret ve ders vardır. Nahl Suresi / 13. Ayet5. Sonra her türlü meyveden ye de, bal yapmak üzere Rabbinin sana takip etmen için belirlediği yolları tam bir inkıyatla tut!” Onların karınlarından çeşitli renklerde bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Şüphesiz bunda, sistemli bir şekilde düşünen kimseler için kesin bir delil ve ibret vardır. Nahl Suresi 69. Ayet6. Onlar için bir başka delil olan güneş, kendine ait yörüngesinde belli bir kanuna göre akıp gider. İşte bu, kudreti dâimâ üstün gelen ve her şeyi en iyi bilen Allah’ın takdiridir. Yâsin Suresi 38. Ayet7. y için de bir takım menziller tâyin ettik; dolaşa dolaşa sonunda o, eski hurma salkımının ağaçta kalan yıllanmış sapı gibi kuru, sarı, hilal gibi kavisli olur. Yâsin Suresi 39. Ayet8. Ne güneş aya yetişip çarpabilir, ne de gece gündüzün önüne geçebilir. Her biri, kendine ait bir yörünge de yüzer, gider. Yâsin Suresi 40. Ayet9. Geceyle gündüz, güneş ve ay Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren delillerdendir. Siz güneşe de aya da secde etmeyin; her şeyi olduğu gibi bunları da yaratan Allah’a secde edin, eğer sadece O’na kulluk yapacaksanız. Fussilet Suresi 37. Ayet10. Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren delillerden biri de şudur Sen yeryüzünü kurumuş, boynu bükük halde görürsün. Fakat biz üzerine suyu indirdiğimiz de harekete geçer, kıpırdanır, kabarır. Onu dirilten, ölüleri diriltecek olanın da elbette tâ kendisidir. Çünkü O’nun her şeye gücü yeter. Fussilet / 39. Ayet11. Gökleri, yeri ve bunların içinde çoğaltıp yaydığı bütün canlı varlıkları yaratması, O’nun varlığını ve kudretini gösteren delillerden biridir. Allah’ın, dilediği anda hepsini huzurunda toplamaya da gücü yeter. Şûrâ Suresi 29. Ayet12. Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun varlığını ve kudretini gösteren delillerinden biridir. Şûrâ Suresi 32. Ayet13. Mü’minler için göklerde ve yerde Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren nice deliller vardır. Câsiye Suresi 3. Ayet14. Göğe bakmazlar mı, nasıl yükseltilmiş? Gâşiye Suresi 18. Ayet15. Dağlara bakmazlar mı, nasıl çakılıp dikilmiş? Gâşiye Suresi 19. Ayet16. Yeryüzüne bakmazlar mı, nasıl serilip döşenmiş? Gâşiye Suresi 20. Ayet
allah ın varlığı ve birliği ile ilgili ayetler kısa